IMF Türkiye Temsilcisi Yardımcısı Christian Keller, 2001'den bu yana Türkiye'deki ekonomik istikrarın çok etkileyici olduğunu belirterek, ''bunun sermaye piyasalarına olumlu etkisi oldu. Bu başarıların gelecekte de devam ettirilmesi öngörülüyor'' dedi.
Euromoney seminerleri kapsamında düzenlenen ''Türkiye Yapısal Sermaye Piyasaları Zirvesi''nde konuşan Keller, IMF'in desteklediği ve hükümet tarafından yürütülen programla, Türkiye'deki ekonomik gelişmeler hakkında katılımcılara bilgi verdi.
Kasım 2002 seçimlerinden sonra
tek partili hükümet sayesinde siyasi istikrarın sağlandığını, 30 yıldır ilk defa Türkiye'de enflasyonun tek haneli rakama indiğini, reel faiz oranlarında düşüş kaydedildiğini anlatan Keller, ekonomik büyümenin, hükümet harcamalarından değil özel yatırımlardan kaynaklandığını söyledi.
Hükümetin yüksek faiz dışı fazla yarattığını, 2006'da da bu oranın yüzde 6,5 olarak öngörüldüğünü belirten Keller, bütün bu faktörlerin kamu borcunun hızlı düşüşünü gösterdiğini ifade etti.
Keller, kamunun toplam aktifler içindeki payının düştüğünü, yabancı bankaların Türkiye'de hisse veya banka satın aldıklarını, yabancıların yurtiçi kağıtlara ilgi gösterdiğini dile getirerek, hisse senedi piyasasında patlama yaşandığını, yabancı yatırımcıların İMKB'de sahip oldukları hisse sayısı oranının yüzde 70'lere ulaştığını bildirdi.
IMF'nin Türkiye'deki mevcut programına da değinerek, amaçlarının ''Türkiye'nin IMF desteğinden çıkışını sağlamak ve ülkeyi AB'ye girişe hazırlamak'' olduğunu vurgulayan Keller, ana odak noktalarını, büyümeyi destekleyen reformları uygulamak olarak açıkladı.
Kamu borç sürdürülebilirliğinin iyileştirilmesi gerektiğine işaret eden Keller, Türkiye'nin en önemli problemlerinin sosyal güvenlik sistemindeki açık ve vergi tabanının darlığı olduğunu vurguladı.
''YAPISAL REFORMLAR DERİNLEŞTİRİLMELİ''
Christian Keller, AB müzakere sürecinin Türkiye ekonomisi için önemli bir çıta olduğu görüşünü dile getirerek, ''Yapısal reformlar derinleştirilmeli. Yatırım ortamının gelişmesi lazım. Türkiye ne kadar kuvvetli büyürse Türkiye'nin AB'ye davet edilme ihtimali o kadar artacak. Türkiye'ye ne kadar yabancı sermaye girişi olursa ülkeye güven o kadar yükselecek'' diye konuştu.
Keller, IMF açısından Türkiye'deki cari hesap açığı ve bir türlü düşmeyen işsizlik oranının önemli olduğunu belirterek, ''gelecek yıl, 2007 Kasım'ında öngörülen bir seçim var. Bu döneme kadar reformların hızını kesmemek önemli bir konu'' dedi.
2001 yılında krizden kaynaklanan pozitif bir cari hesap olduğunu ifade eden Keller, büyümenin etkisiyle cari açığın da yükseldiğini, IMF programı içerisinde cari açıkla ilgili sıkı para politikasının devamının öngörüldüğünü söyledi.
Keller, Türkiye'nin uzun vadede rekabetçi olabilmesi için reformların devamının gerekliliğine işaret ederek, ''2001'den bu yana ekonomik istikrar çok etkileyici. Bunun sermaye piyasalarına olumlu etkisi oldu. Bu başarıların gelecekte de devam ettirilmesi öngörülüyor'' diye konuştu. (AA)