Beceriksizlikten ziyade Çin'in ve kurun etkisi var
Konumuz Türkiye'nin en büyük, en çok ihracat yapan, en çok istihdam sağlayan, 200 milyar dolar yatırılmış tekstil ve konfeksiyon, deri ve ayakkabıcılık sektörü. Merkez Bankası eski başkanlarından Rüşdü Saracoğlu bir süre önce "Tekstil ölecek" dedi. Ciddi tepki çekti. Önceki gün Başbakan Tayyip Erdoğan da, İstanbul Sanayi Odası'nda tekstil sektörünün sıkıntısını gidermek için KDV indirim kararı aldıklarını belirterek, "Bu da işe yaramazsa beceriksizlik sende kardeşim" dedi.
Kriz havası mı? Başbakan bu suçlamasından ardından 13 sanayiciyi dinledi ve "Tekstil ve konfeksiyon bu ülkede 10 yıl daha hedefi olan bir sektördür' diye konuştu. Normalde başbakan İSO'ya reel sektörün sorunlarını dinlemek amacıyla geldi. İlk konuşmayı yapan İSO Başkanı Tanıl Küçük'ün "2004 yılının kârlılık sonuçları ağır bir kriz yaşadığımız 1994 yılından bile daha olumsuzdur" sözüne taktı. Başbakan, "Bunu söylerseniz bize haksızlık yapmış olursuzun. Sizi dinleyen sanır ki Türkiye'de her yerde üretim durdu. Böyle bir hava var. Ben Türkiye'yi dolaşıyorum, böyle bir durum yok. Ne var, 10 kazanırken artık 5 kazanıyorsun" dedi.
Sorun YTL Normalde sanayinin bütün alt sektörleri aşırı değerli YTL'yi ve bunun yol açtığı ithalatı şikayet ettiler. Belki bu durumu en iyi vurgulayan sanayici Andon Arakelyan şu sözleri oldu: "Aşırı değerli YTL ve ithalat nedeniyle bugün tekstil, konfeksiyon, deri, ayakkabı can çekişiyor. Yarın armatür sektörü. 250 bin kişilik istihdam kaybı olur. Üretim bize, istihdam, kazanç, kâr, vergi ve bu da yol, su, elektrik olarak geri dönüyordu. Her kapanan fabrıka ise istihdam, kâr, vergi kaybı olarak bize gasp, kapkaç, hızsızlık olarak geriye döner."
Kurdan dönüş yok Başbakan Tayyip Erdoğan değerli YTL ve sanayi kesiminin dile getirilen diğer sorunları karşısında hükümet olarak duruşunu, "Dalgalı döviz kurundan, para politikasından, makro ekonomik istikrardan asla vazgeçmeden mikro sorunlara da yöneleceğiz" sözüyle açıkladı. Bu söz sanayicilerin asıl istediği olan YTL'nin değerinin düşürülmesi önerisine hükümetin kapalı olduğunu, ancak sektörel bazda sorunlara eğilebileceği ve öneri getirilirse üzerinde duracağı anlamanı taşıyor. Peki Başbakan'ın tanımladığı gibi, tekstil ve konfeksiyon sektörü beceriksiz mi? Bugünkü sınıktılı durumuna kendilerinin beceriksizliklerinden mi geldiler? Yoksa başka faktörler de rol oynadı mı?
Çin etkisi Normalde tek başına Çin ve Hindistan'ın rekabeti bu sektörün başını belaya sokmaya yeter. Çünkü müthiş ucuz işgücü ile bu ülkelerin ürünleri karşısında hiçbir ülke rekabet şansı bulamıyor. Bulmak için çalışanların ücretlerini o ülkelerin düzeyine indirmek gerekir ki, teorik olarak mümkün olsa bile, pratikte bunun imkanı yok. Çalışanları, br anda Çin'in çalışanlarının gelir düzeyine düşüremezsiniz. İsyan çıkar. Zaten Çin'in bu sektörlerdeki rekabeti sadece Türkiye'yi vurmuyor. Hatta Türkiye'deki etkinin orta şiddette olması bekleniyor. Diğer tekstil ülkelerini de derinden etkiliyor.
İkili kıskaç İkinci büyük baskı kaynağı da yerli paranın değerlenmesi. Dolayısıyla ihracata çalışan ama yerli girdi kullanımı yüksek olan sektörler kurun düşüşünden müthiş olumsuz etkileniyor. Tekstil, konfeksiyon, ayakkabı ve deri sektörü şimdi bu iki yönlü olumsuzluğu aynı anda birden yaşıyor. Girdilerini ithal edebilen, dışarıda ürettirip içeride sadece etiket yapıştırıp satanlar ise durumu kurtarıyor. Onun için de ithalatın tırmanışı devam ediyor. Tam olarak 2001 gibi çok ağır bir krizin altından kalkarken, hem kur, hem Çin ve Hindistan'ın kaskıcana şıkışan sektörlerin yeni duruma ayak uydurması zaman alacak. Ayak uyduramayanlar dökülecek. Ama ortada beceriksizlikten ziyade kurun ve Çin'in etkisiyle kader denen olayın gerçekleşmesi var.
Sonuç "Kaderin yaptığını kimse yapamaz" Türk Atasözü
|