Ne mutlu aşık olduğu insanla sevişene
İstanbul yine kıpkırmızı bir salı geçirdi. İşin artık iyice ayarı kaçmış, bütün vitrinlerin kıpkırmızı olduğu yetmezmiş gibi millet satış uğruna yanıp sönen dijital iç çamaşırı bile yapmış. Radyolarda aşk şarkıları, TV'lerde aşk sloganları... Kırmızı, kalp şeklindeki yastıklardan, sevimli olduğuna inanılan kırmızı, üzerinde 'seni seviyorum' yazılı ayıcıklardan da nefret ediyorum. 'Kıskançsın' demeyin lütfen, inanın sevgilim olduğu zaman da hiç sevmedim böyle şeyleri. Aşk böyle bir şey değil ki... Öyle zorlamakla, kasmakla yaşanmıyor. Yıllardır bir sürü kadın dergisinde okur dururuz. Efendim erkeği mutlu etmenin on yolu... Yok efendim kadını nasıl mutlu edersiniz... Hatta sevişirken şunu yapın, bunu yapmayın hikayeleri... Erkeklerin erotik bölgeleri gibi zırvalıklar... Sanki bunları okuyup elimize ispirtolu kalem alacağız ve erotik bölgeleri işaretleyip onlara dokunacağız! Adama 'dur bakayım galiba şurası' deyip muhabbetin içine limon sıkacaksınız. Aşk doğal olunca güzel. Hiç yatağını bulmamış dere var mı?
KILAVUZ GEREKMEZ İki insan birbirini seviyorsa kılavuza falan gerek yok. Her şey akar gider zaten. Duygularda bir eksiklik varsa işte o zaman duruma ne ilişki guruları çare bulabilir ne de yüzlerce tavsiye... Seven kalplere yıllarca hiçbir şey engel olamamış, sevenlerin önünde dağlar duramamış. İnsanlar aşkları uğruna taçlarını, ülkelerini terk etmişler.Yıllarca hapislerde sevgililerine şiirler yazmışlar, dışarıdakiler ise onları beklemiş büyük bir sadakatle. Eskiden yaşanan aşklar daha bir duruymuş, daha menfaatsiz, doğalmış.
KURALLAR YOK Aşık olduğumuzda bir başka dünyaya ayak basarız. İki kişilik yepyeni bir dünya. Bazen o dünyada savrulur, sallanırız, bazen depremler seller olur. Ayakta kalabilirsek ne ala. Bu dikenli yolda yine de mutluyuzdur. Dikenler oramızı buramızı yırtsa da koşulsuz sevildiğimizde, ona sarıldığımızda mutlu oluruz. Dün ve yarının aslında olmadığını bugünün esas olduğunu kavradığımızda mutlu olabiliyoruz ama bunu maalesef çok azımız başarabiliyor. Dünün anılarından yarının kaygılarından pek sıyrılamıyoruz nedense. Ne güzeldir aşık olduğun insanla beraber olmak oysa. Herhalde dünyadaki en büyük mutluluk sevdiğin işi yapabilmek, sevdiğin insanla sevişebilmek olsa gerek. Sevmediği insanla uyumak zorunda olan insanlara çok acıyorum. Ne büyük ızdıraptır sadece bir imza atıldı diye ya da menfaatlerin, ortak değerlerin ya da bir çocuğun var diye sevmediğin bir insanın yanında gözünü açmak her doğan güne... Halbuki ne güzeldir yeni bir güne sevdiğinin yanında başlamak... Yıllarca ne güzel aşk filmleri seyrettik. Ben hala o eski klasikleri seyrettikçe duygulanıyorum. Hayatı boyunca bunu yaşayamamış insanlar için çok üzülüyorum. Eğer gönlünüzde bir aşk yoksa öncelikle kalbinize koşullar koymayın. Adam ya da kadın şöyle olmalı, böyle olmalı gibi kuralları çıkarın hayatınızdan. Bu işlerde paranın, kariyerin hiçbir önemi yok, inanın. Bazen size hiç uygun olmadığına inandığınız bir çevreden ya da yerden çıkabilir aşkınız, siz yeter ki sadece yüreğinizi dinleyin, bakın neler olacak.
|