Ülkemden absürt insan manzaraları
Benimle beraber çalışan arkadaşlarımdan Oya, ne zaman müşteriden dönse hep şu lafla ofise giriyor: 'Bugün ne gördüğüme inanamazsınız'. Sonra da ardı ardına bir sürü absürt şey anlatıyor. En son geldiğinde 'çocuklar bugün bir adam kafasına duvak takmış Merter'de koşturuyordu' diye arkadaşlarına anlatırken dayanamayıp odamdan geldim ve yok artık hep böyle şeylerde seni buluyor galiba biraz atmasyon var olayda dedim.O da 'hiçte değil İstanbul böyle şeylerle dolu, herhalde siz bakmayı bilmiyorsunuz" dedi.O günden sonra bende hakikaten biraz inceleyerek etrafıma bakmaya başladım ve çok enterasan bir şehirde, daha doğrusu ülkede yaşadığımızı fark etmeye başladım. Geçenlerde yine bir müşteriden dönerken Oya, Ayşe hanım 'hemen yan tarafınıza bakın' dedi. Çevre yolunda hani yolun hemen yanında tepeler vardır ya yeşil yeşil, işte orda bir adam oturmuş önüne bir önlük konmuş diğer bir adam da onu traş ediyor. Allah aşkına dünya da başka nerde yol kenarında böyle bir şey olabilir. Hadi gelin hep beraber şahit olduğumuz absürtlükleri gözden geçirelim.
SOKAKTA KURUYAN ÇAMAŞIRLAR Siz hiçbir ülkede sütyen satan adamın sütyen giyip, 'gel gel atom füzesi bunlar gel de füzelerin fırlasın' diye çığırtığını gördünüz mü? Siz nerede insanların lamalar gibi sokağa tükürdüğünü ya da sümkürdüğünü eliyle yere attığını ya da erkeklerin düşünürken edep yerlerini kaşıdığını gördünüz? Siz nerede çamaşırların sokağa asıldığını hatta işi iyice abartıp binadan binaya sallandığını gördünüz? Nerede insanlar bir tek kendi evi ya da arabası temiz olsun çevreye ne olursa olsun mantığıyla arabasını kül tablasını sokağa boşaltır ya da yediği muzun kabuğunu gayet rahat bir şekilde camdan fırlattığını gördünüz.? Evet daha bir sürü şey sayabiliriz... Düşünsenize iyi ki buradayız. Cenevre de falan yaşasaydık fazla düzen ve hijyenden ölebilirdik herhalde ama bunların arasında hiçbir yerde olmayıp da bizde olanlar arasında benim dayanamadıklarım tahammül edemediklerim var. Bunlar komik falan olmadığı gibi hadlerini bilmediklerinden beni çıldırtıyorlar. Bunlar neler mi?
BU İNSANLAR NE İŞ YAPAR? Bana e-postayla tasarım okuduğunu iddia etmesine rağmen İzmir'de okulu yarım bıraktığını bildiğim, her taşın altından fırlamaya ve kendini tasarımcı falan zanneden, zengin ağabeylerle bir yere gelebilen kötü terzi Siren Ertan. Yine terzi yamağıyken birden bire t.v. programı yapmaya başlayan, her konuda bilgili, inanılmaz antipatik Barbaros Şansal. Eski kuaför karısı şimdiyse nasıl olduysa program sunan ve kendini sosyetik bulan Gülay Kamaz. Sadece vücutlarını teşhir edip birden bire şarkıcı olmaya karar veren ve kulaklarımızı tırmalayan karga sesli mankenler. Mustafa Koç'la golf ya da tenis oynadı biraz da façayı düzeltti diye kendini asil ,eğitimli falan zannedip, üstelik zannetmekle kalmayıp bunu bize de yutturmaya kalkan eski Tanjuzede Hülya Avşar. Kulüplerde briyantinli saçları ,ellerinde puroları ve viskileriyle kasım kasım kasılan kasnak abiler ve yanlarında ki 'motor' ablalar. Bunlara tahammül etmek zor ama iyi ki burada yaşıyoruz ve iyi ki karnaval hayatı yaşıyoruz diye sevinmiyor da değilim. Nerden bulurduk bu kadar çeşidi bir arada bir düşünsenize.
|