Bayan Burun olmak zor
Zor tabii. Kadın aylarca çalışmış yeni parfümü ortaya çıkarabilmek için. Siz bakmayın onun "Biraz kiraz, biraz yasemin ve gül, biraz da karabiber kattım o kadar" dediğine. Evde denedim. Hiç de öyle olmuyor
Alışveriş yaparken nelere dikkat ederseniz? Fiyatı, rengi, kalitesi... Peki ya kokusu... "Parfüm almıyorum ki" diyenlere cevap. Ben aldığım her şeyi önce koklarım. Yoksa siz yapmaz mısınız? Deri bir ceket, yün bir kazak, çorap... Hatta tabak çanakların bile iyi kokmayanları vardır. Eskiden çaktırmadan yapıyordum şimdi alenen önce burnuma götürüyorum. İyi kokarsa iş bitti. O da kendisini böyle anlattığı için mi ilgilendim yoksa bütün dünyada "Bayan Burun" olarak tanındığı için mi bilinmez. "Bir sünger gibiyim" diyor. "Dünyadaki bütün kokuları çekiyorum özümsüyorum. İçlerinde güzel olanları öne çıkarıyorum." Baba İsviçreli, anne İtalyan. Christine Nagel Cenevre'de doğmuş. Kimya okumuş. Okulu bitirir bitirmez özel bir şirkette koku formülleri üzerinde çalışmaya başlamış. Zaten tutkunu olduğu parfüm işine bu şekilde girmiş. Giriş o giriş. Dört yıllık bir araştırma sürecinden sonra kendisini "Parfüm Mucidi" bulmuş. Sonra Creations Aromatiques'de 11 yıl geçirmiş. "Oradaki şansım İtalyan hocamdı" diye anlatıyor. İtalyan koku gurusu Christin'e hem latin gustosunu kazandırmış hem de koku deneyimlerini öğretmiş. 1998 yılında Paris'e yani parfüm deyince akla ilk gelen şehre yerleşen Christine Nagel'ın sekiz yılda parfüm yaratmadığı marka kalmamış. Chopard, Thierry Mugler, Givenchy, Fendi, Yves Rocher, Armani, Versace aklıma ilk gelenler.
*** Bembeyaz bir masa. Üzerinde minik kırmızı örtüler. Örtülerin her birinde çeşitli baharatların yer aldığı ahşap kaplar. Masanın arkasında bir kadın. Genç, güzel, sade. Heyecanlı hareketlerle yeni yarattığı parfümü anlatıyor. Cartier'nin mayıs ayında piyasada olacak yeni parfümü. Delice de Cartier. Dayanamayıp soruyorum. Bir parfüm nasıl ortaya çıkar? Yani bir gün bir koku duyar da "Tamam bunu yapacağım" mı dersiniz? Öyle değilmiş. Zaman lazımmış zaman. Önce parfümün karşı tarafa ne gibi duygular vereceğini hesaplamalıymışız. Örneğin Cartier'ninki duygusal ve yumuşak kadın imajı veriyormuş. Bayan Burun anlatıyor ben dinliyorum. En çok hareketleri ilgimi çekiyor. Parfümlerden çocuklarıymışçasına bahsediyor. Kullandığı baharatları anlatıyor, nasıl karıştırdığını, ne gibi kokular elde ettiğini. Her el hareketinde gizli bir şefkat seziyorsunuz. Uçup giden kokular gibi naif bir kadın karşımdaki. "Beni bırakırsanız 3 saat anlatırım ama..." diye gülerek uyardığını duyuyorum. "Şimdi siz sorun" diyor. Koku dünyasının başkentinde, Paris'te Plaza Athenee'deyiz. Fransız bir gazeteci el kaldırıyor. "Pardon ama isminizi öğrenebilir miyim?" Oha! diyesim geliyor. Yani kadın, Bayan Burun lakaplı Nagel'in parfüm tanıtımına geliyor, 40 dakika kadının konuşmasını dinliyor ve ardından bunu soruyor. Hadi diyelim dersini çalışmadın, peki insan utanmaz mı adını sormaktan? Utanmıyor işte. İşin daha da komiği salondaki gazetecilerin yarısı cevabı not alıyorlar. Bayan Burun mu? Ne yapsın? Derin bir nefes alıyor konuşmasına devam etmeden önce.
*** Aylar sürmüş parfümü ortaya çıkarması. "Bir meyve olmalı" diye diretince, uzun süre doğrusunu bulmak için uğraşmış. En sonunda kirazda karar kılmış. Dekorasyonun kırmızı-beyaz ağırlıklı olmasının sırrı da bu işte. Peki ya çiçek? Biraz yasemin, biraz gül. İçine biraz karabiber atmış. Biraz da bergamut. Denememiz için parfümü küçük kağıtları üzerine sıkarken heyecanlı. Çocuk gibi. Kesik ve küçük nefesler alıp veriyor, ilk yorumu beklerken. Christine Nagel'e boşuna Bayan Burun demiyorlar. Yine müthiş bir parfüm çıkarmış ortaya. Dediği gibi... Duygusal ve yumuşak bir kadın kokluyorsunuz adeta...
|