Kadın yaşlanmaları...
Biliyorum ki çok netameli bir konudur bu girdiğim... Kadın ile yaşlanma kelimesi yan yana getirilmemesi gereken iki sözcüktür... Hele hele yaşlı kadın sözü en ürkütücüsüdür... Ne ki, dün arayan bir kız arkadaşım kendisi için olmadığını söylese de bu konudan mustariptir... Bütün erkeklerin çok genç kızlara yönelmelerine fena halde sinir olmaktadır... 40'ını geçen kadınların, artık randevulaşılacak kadınlar listesinden çıkartılmış olmalarına fena halde içerlemektedir... Dünyada kalmış olduğu New York, Londra, Paris'te bu işlerin hiç de böyle olmadığını söylemektedir... Erkeklerin hayata 22-23 yaşlarındaki genç kızlardan ibaret bakışlarına felaket gıcık kapmaktadır... Yakalasa erkekleri bir kaşık suda boğmaya ahdetmektedir... Ve bu durum karşısında bana başvurarak, benim bir şeyler yapmamı istemektedir... Her halükarda benim de gençlik, enerji, cıvıltı diye diye, bu kızları yüceltmemem istenmektedir... Yaşamışlığın, cazibesi, güzelliği, çekiciliği ve gerçekliğinin ön planda olması arzulanmaktadır... 40 yaşından itibaren kadınların diri diri mezara gömülecek kadar randevu dışı bırakılmaları mahkum edilmektedir...
Arkadaşım henüz 33 yaşında... Kendisi için söylemediğini söylese de belli ki geleceği için söylemekte... Hatta muhtemeldir ki 20'li yaşların çekiciliği 30'lu yaşları da solladığından o da izafi olarak söylenmekte... Neyse ne?.. 40'lı yaşlardaki kadınlar randevu defterlerinden çıkmakta sözü, gittikçe daha fazla gerçekleşmekte... Arkadaşım bunu Türkiye'nin Rusya'laşması olarak yorumluyor... "Türkiye de Rusya gibi oldu... Üstelik bir de Ortadoğulu bir Rusya oldu..." diyor... Sonra da bana en can alıcı soruyu soruyor: "Sen şu anda 40 yaşının üstünde bir kadınla çıkar mısın?.."
Ona söylemeye çalışıyorum ki, benim hayatımın kadınlarında nüfus kağıdının fazla bir önemi yoktur... Ama kafa kağıdının önemi çoktur... Ben "Hayat yorgunu olan kadınlarla da erkeklerle de bir arada olmamaya özen gösteriyorum" diyorum... Hayat yorgunu deyimini de açıyorum... Yaşamda başından geçen olayların insanın ruhunda ve beyninde yorgunluk ve yılgınlık yaratması... Hayatta gıcık kapmaya yol açması... İntikamlar almayı, yaşamın doğallığından savrulmayı, ipe sapa gelmez dünyalara açılmayı, anlamsız ağırlıklar taşımayı zorunlu kılması... Kız arkadaşıma anlatıyorum ki, ben bunlara hayat yorgunu diyorum... Hayat yorgunlarıyla fazla zaman geçirmek istemiyorum... Çünkü hayat yorgunları enerjiyi hortumluyor... Hortumladıkları enerji, banka hortumlamalarından tehlikeli... Hortumlanan bankadaki paralar bir süre sonra parayla ikame edilebilir... Ama hortumlanan insan enerjilerinin yerine aynısını koymak mümkün değildir... İçinizdeki heyecan, cıvıltı ve umut yok edilir... Hortumlanmış insan olarak ortalıkta kalıverilir... Hayat yorgunu olmak için nüfus kağıdının eski olması gerekmez... Genç de olsa yaşlı da olsa hayatın ağırlığında ezilmemek, içindeki heyecanı, mutluluğu ve enerjiyi kaybetmemek gerekir... Bu benim kadın arkadaşlıklarıyla ilgili sübjektif durumum... Ama arkadaşım haklı... 40'lı yaşlardan itibaren kadınlar randevu defterlerinden siliniyorlar mı?.. Bu konu cumartesi yazısında işlenmeli..
|