| |
|
|
Diyarbakırlılar aslında ne istiyor?
Diyarbakır.
Tören alanındayız. Gazeteci arkadaşlardan biri diğerine soruyor: - Bu Nevruz'da Diyarbakır biraz tenha mı ne?.. Genç meslektaşımız yanıtlıyor onu: - Hava serin. Hem de hafta içi. Hem de... Hem de ne? - Biraz korku da var - Polisten mi? - Bilmem artık...
Bayramı bayram gibi O arkadaşın uluorta dillendiremediği 'korku kaynağını' ben biliyorum sanki. Daha pek çok bilen de var eminim. Ne demişler: "Bakma gör, işitme duy!.." Görüp, duyup, algıladığımız şu; burada yaşayan çoğunluğun istemi ve sinir sisteminin hamuru, şiddet suyunu kaldıramıyor artık.
Kavga olursa Günlerdir hazırlananlar arasında bayramı bayram gibi kutlamak isteyenler kadar sanki "geniş katılımlı bir korsan miting" haline getirmek isteyen de var. "Yasaksa yasak, pankart da açarız, slogan da atarız" diyorlar günlerdir. Tamam da, bunun sonu nereye varır belli olur mu? İş inatlaşmaya dönerse, çığırından çıkarsa, kavga dövüş başlarsa ne olacak?
Kan damlayan kalemler Yani riske girmek istemeyen gelmedi, gelenlerin çoğu da sağ duyusunu yitirmedi. Bayram sevinci, coşku, müzik, halay heyecanı öne çıktı. Afra tafrası bol. Kerameti kendinden menkul feylesof tayfanın kalemlerinden hangi kanlar damlar bilmem. Kendi gözüme, gözlemime, kulağıma, duyduğuma inanıp söylüyorum: Diyarbakırlılar on yıllar süren olağanüstü hal koşullarından harap, bitap düştükten sonra yakaladıkları olağan koşullara en derininden "Ohh!" çekmekte.
Korku tüneli Hiçbiri ağız tatları kaçsın istemiyor artık. Herkes ekmeğinin, çoluk çocuğunun derdine düşmüş. Değişen, gelişen yaşam standartlarını hissetmiş, Bir daha karanlığa gömülmek, korku tüneline girmek, huzuru yitirmek istemiyor.
Tenha olan Sözün özü; Diyarbakırlılar çok çok kalabalık olarak Nevruz kutladı aslında. Hem de tam da bayram tadında kutladı. Ama dedim ya çoğu tören alanında değil evinde, mahallesinde yaptı bunu . Bu yılki tenhalık Nevruz'a katılımda değil, tören alanındaydı yani.
|