| |
Bir viraj mı dönüldü?
İstanbul başta olmak üzere birçok ilde resmi Nevruz kutlamaları, tokuşturulan yumurtalarla biraz Hıdrellez'e dönüştürüldü. Diyarbakır başta olmak üzere Güneydoğu'da ise gövde gösterisine... Şükür olaysız, hoşgörülü bir Nevruz yaşandı ama Kürt sorununda yeni gerçeklerle de tanışıldı.
Önümüzdeki döneme ışık tutabilmek için Doğu ve Güneydoğu'daki Nevruz kutlamalarının soğukkanlı değerlendirmesini yapmak şart. Tabii bu değerlendirme kapsamına Batı kentlerindeki Güneydoğulular'ın kutlamaları da giriyor. Önce gerçekleri sıralayalım: * Kutlamaların düzenleyicisi Demokratik Toplum Partisi (DPT), bu Nevruz'da "Siyasi talepleri ön plana çıkarmayı" hedefliyordu. Amacına ulaştı. Gerek atılan sloganlarda ve dalgalandırılan pankartlarda, gerekse DTP sözcülerinin yaptıkları konuşmalarda bu talepler hiçbir ambalaja sarmaya gerek duyulmadan, doğrudan dile getirildi: "Genel siyasal af çıkarılması", "Operasyonların karşılıklı durdurulması", "Kürtçe'nin resmi dil olması" gibi... * DTP ile PKK'nın siyasal kenetlenmesi tamamlandı. Bir başka deyişle, DTP, PKK'nın siyasal kolu olduğunu ilan etti. Tıpkı İspanya'da Batasuna-ETA, Kuzey İrlanda'da Sinn Fein-IRA yapılanmaları gibi. Bir kanat silahlı mücadele yürütüyor, diğeri ise siyasal. DTP-PKK kenetlenmesini kanıtlayacak yığınla delil sayabiliriz. İki-üç örnekle yetinelim: 1) DTP'nin Nevruz kutlamalarını bir haftaya yayma kararını aslında PKK aldı. İşte örgütün kollarından KKK Yürütme Konseyi'nin 9-13 Mart tarihlerindeki toplantısından sonra yapılan açıklama: "Bu Nevruz'u tüm halkımızın Önder Apo'yu sahiplenme temelinde ve en geniş kitleler halinde alanlara çıkarak bir hafta boyunca coşku içinde kutlamaları uygun görülmüştür." 2) DTP sözcüleri kutlamalarda yaptıkları konuşmalarda "Sayın" diye hitap ettikleri Öcalan'ı ve PKK'yı referans gösterdiler. 3) Ama en önemlisi DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk'ün vurgusu oldu: "PKK'yı sınır dışına çekebilecek gücümüz var. Operasyonların durdurulmasıyla birlikte PKK'nın da eylemsizlik kararı almasını sağlayacağız. Demokrasi tam sağlanırsa, gerillanın sınır dışına çekilmesini sağlarız, hatta silah bırakmasını bile sağlayabiliriz."
Siyasallaşma tamam gibi * DTP tek değilse bile öncelikle amacının Öcalan'ı kurtarmak olduğunu cümle aleme duyurdu : Çeşitli sözcüleri tarafından serbest bırakılması çağrıları yapılarak, tüm kutlamalarda Öcalan'ın avukatları aracılığıyla gönderdiği Nevruz mesajı okunarak... * Ve nihayet, bir yandan PKK'nın susturarak, susmayanları ortadan kaldırarak aykırı sesleri sindirmesi, diğer yandan da Ankara'nın geçen 7 yılda Güneydoğu'da farklı seçeneklerin doğmasına imkan verecek politikalar üretememesi veya cesur adımlar atamaması sonucu, Öcalan "Diyalog için tek muhatap" olarak dayatıldı. Dün Diyarbakır'da bu amaçla düzenlenen kampanyada 2 milyon imzasının toplandığının açıklanması, halka Öcalan'a bağlılık ve onsuz barışın olmayacağı andı içirilmesi, İstanbul'da, İzmir'de, hatta Ankara'nın göbeğinde Öcalan posterleri taşınması başka nasıl yorumlanabilir? İşte yeni dönemin parametreleri bunlar... İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu valiliklere gönderdiği genelgede, "Nevruz'un PKK propagandasına dönüştürülmesine izin vermeyeceklerini" söylemişti. Tam tersi oldu; PKK meydanlara inerek siyasallaşma sürecini neredeyse tamamladığını gösterdi. Bazı çevrelerde DTP'nin PKK'ya kayıtsızşartsız silah bırakma çağrısı yapması beklentisi vardı. Eşbaşkanlar Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk'ten il başkanlarına kadar tüm DTP sözcüleri, Silahlı Kuvvetler ile terör örgütünü "Eşit düzeyde" görme anlayışından vazgeçmediklerini, vazgeçmeyeceklerini ortaya koydular. Kürt siyasetçiyazar Ümit Fırat'ın dediği gibi; "Ellerinde tabancalarla barış çağrısı yaptılar..."
|