| |
|
|
Çözmesi zor bir paradoks
Milliyetçiliğin yükselişi son dönemin en çok tartışılan konularından... Farklı milliyetçilikler var. Bunlardan biri ekonomik hayattan kaynaklanan milliyetçilik. Geçen haziranda Uludağ Üniversitesi'nden Prof. Süleyman Seyfi Öğün'ün önemli saptamasını buraya almıştım. Hatırlayalım: "Milliyetçiliği 200 yıldır gündemde tutan şey, sermayenin sınır tanımazlığına karşı, emeğin sermaye gibi sınır tanımaz hale gelememesi ve küresel bir emek pazarının oluşamamasıdır. Bu paradoks çözülemediği sürece milliyetçilik dünyada sürer."
Türkiye şu sıralar tam da bunun sıkıntısını yaşıyor. Özetle şöyle: Yeni iş alanları yaratmakta yerli sermaye birikimi yetersiz kalıyor... Dolayısıyla yabancı sermayeyi çekmek gerekiyor... Ancak yabancı sermaye bazı kesimlere iş yaratırken, bazı işleri de yok ediyor... Öte yandan Türkiye'de enerji pahalı, vergi de fazla olduğu için yerli sermayenin bir kısmı diğer ülkelere gidiyor... Ulus devletlerin sınırlamaları yüzünden emek gücü aynı hızda hareket edemediği için (mesela tekstilde başımıza geldiği gibi) ortaya yeni işsizler çıkıyor... Böylece genel olarak sermayeye, özel olarak da yabancı sermayeye düşman, " Ülke satılıyor... Devlet bize iş bulsun " diye bağıran bir kesim oluşuyor. Bu mekanizmanın sonucu olarak, söz konusu emekçi kesim, milliyetçi ideolojiyi pompalayan odakların kışkırtmalarına kulak vermeye başlıyor. İşsizlik korkusu çeken, ' aktifdinamikheyecanlı' gençleri de bu kitleye kattığınızda ortaya gümbürdeyen bir koro çıkıyor. Çözmesi zor bir paradoks bu: İşsizliği azaltmak için yabancı sermayeyi çekiyorsun... Bu sermaye hem yeni işler yaratıyor, hem de bazı eski işleri bitiriyor... Genel işsizlik oranında önemli bir değişme olmamasına, hatta bir miktar düşmesine rağmen, sermaye karşıtı güçlü bir milliyetçi akım oluşuyor.
|