kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Bizi birbirimizden ayıran o kadar çok ortak yanımız var ki...
"Ben kendi kendime ölebilirim"
ŞAKA - Damdan düşmeyenler..

Bizi birbirimizden ayıran o kadar çok ortak yanımız var ki...

Bir yandan "Biz bize benzeriz" diye söyler dururuz. Bir yandan da sürekli kendimize model ararız. Aslında her ülke hem kendisine, hem de dünyaya benzer. Globalleşmenin etkisiyle, bu dünyaya benzemek olgusu daha şiddetlenmiş durumda. Bir fütüristin de söylediği gibi neticede "Dünyadaki her evde Japon yapımı bir televizyon monitörü ve bu monitörün ekranında Amerikan yapımı bir film bulunması" galiba kaçınılmaz bir kader. Burada temel tercihler, "Amerikan dizilerini alt yazıyla mı, yoksa yerel dildeki dublajla izleyelim" üzerinde gelişiyor.
Yıllar önce Güney Kore'yi ziyaret ettiğimde kamu televizyonunu yöneten yetkili, bana şöyle övünmüştü:
- Amerikan dizilerini o kadar güzel Koreceleştiriyoruz ki, herkes bunların orijinallerinden daha iyi olduklarını söylüyor.
Bu övünme tarzı da global bir davranış.
Mesela bizde de Rostand'ın "Cyrano de Bergerac" ının Sabri Esat Siyavuşgil tarafından yapılan Türkçe çevirisinin, Fransızca orijinalinden daha iyi olduğuna inananlar yok mudur? Siyaset ve düşünce hayatımızda da dünyadan ve özellikle Batı'dan hem kavramları, hem de kurumları alıp, Türkçe'ye çevirdik. Örneğin bizim sosyopolitik yaşamımızda da kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, laiklik, parlamenter sistem, sosyal demokratlar, liberal demokratlar, muhafazakar demokratlar var.
Ancak bu kavramları ve kurumları genel olarak Fransızca bilenler Türkiye'ye getirdiği için, bunlar daha doktriner ve daha katı ideolojik çerçeveler içinde yaşamımıza aktarılmışlar. Örneğin Tanzimat aydınları, Şinasi'ler, Namık Kemal'ler "Fransızca yerine İngilizce öğrenselerdi Türk siyasal yaşamı daha yumuşak geçerdi" diye düşünenlerin sayısı az değildir. Her alandaki "Kökten Devletçilik" in kaynağının Fransız düşüncesi olduğuna da yaygın biçimde inanılır. Ve galiba bu inanç da çok yanlış değildir.
Bugün siyaset ve düşünce hayatımızda, sosyal demokrasiyi de, liberal demokrasiyi de, birer doktriner ideolojik akım olarak görüp, sunanlar yok mu? Veya özü "İktidar Kavgası" olan gelişmeleri, ideolojik kutuplaşmaların yansıması biçiminde algılayanların sayısı az mı? Geçen haftalar içinde Zaman gazetesinde, Atilla Yayla ile Etyen Mahçupyan arasındaki sütunlar arası tartışmada "Liberal/Demokrat" polemiğine tanık olduk... Bu polemiği benim gibi şaşkınlıkla izlediğini sandığım Herkül Millas, dün şu gözlemini seslendirmişti:
- Zamanla (Yaşlandıkça) daha ' pragmatist' mi oldum, bilemeyeceğim; ama özle, söylenenlerin berisinde yatan niyetle, uzak gelecekteki amaçlarla, yüreğimizin gizli derinliklerinde yatan dürtülerle daha az ilgilenmeye, yapılanlara ve davranışlara daha fazla ilgi duymaya başladım. Sonunda, hangi noktadan başlıyor olsa da, kişinin önümüzdeki somut bir soruna ne tür (kısa süreli de olsa) çözüm önerdiğine merakım arttı... İnsanlara yaklaşırken, öngöremediğim bir yarında ne rol üstlendiğine değil, bugün yaşanan bir sorun karşısında ne yaptığına bakmak geliyor içimden. Türkiye' nin günlük bunca siyasal ve toplumsal sorunları karşısında ne yapıyor?
Millas bu konuda Yunanistan'dan iki politikacıyı örnek vermişti. Yunanistan siyaset dünyasının en tanınmış liberali Stefanos Manos ile ideolojik yelpazenin öteki ucundaki solcu Nikos Bistis, siyaset pratiğinde mesela Türkiye konusunda (Ege, Kıbrıs) toplumsal tepkiler de doğuran cesur ve uzlaşmacı öneriler hazırlamışlar. Liberallerle solcuların hiç anlaşamayacağı sanılan konularda bile ortak projeler ve öneriler üretmişler: Sosyal sigorta açığının kapatılması için kemer sıkma politikaları gibi. Devletkilise ilişkileri, Makedonya sorunu gibi konularda da anlaşmışlar..
Millas'ın bu örnek üzerindeki gözlemi şöyle:
- Bu işbirliğini geliştirirken önerilerinin arkasında yatan teorik çerçeveye de pek değinmediler. Somut önerilerle geldiler, somut pratikler geliştirdiler. Dolayısıyla anlaşmamak için bir pürüz bulmadılar. Bugün de kendime yakın gördüğüm Etyen Mahçupyan ile Atilla Yayla' nın kendi aralarında anlaşamamalarını ve ortak yanlarını araştırmamalarını içime sindiremiyorum. Oysa insan haklarından toplumsal ilişkilere o kadar ortak somut önerileri var ki! Hele ortak o kadar çok hasımları var ki! Diyalogdan, hoşgörüden ve uzlaşmadan yana kimseler bunu günlük pratiklerinde yaşamazsa nasıl inandırıcı olabilirler?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Başbakanlık mı Cumhurbaşkanlığı mı daha önemli?   / 14-03-2006
 Toplumu en iyi yansıtan gazete Sabah olmalıdır   / 13-03-2006
 Televizyondan önce gerçek hayat da eğlenceliydi   / 12-03-2006
 Beni bir kişi anladı; o da yanlış anladı...   / 11-03-2006
 Halkı başıboş bırakırsan ne yapacağı belli olmaz...   / 10-03-2006
 Ezber olmayınca tarih dersi aydınlatıcı olabilir   / 09-03-2006
 "Kerensky Sendromu"ndan "Ilımlı İslam Sendromu"na   / 08-03-2006
 İki arada kalmışlığın hüznü bazen müziğe yansır...   / 07-03-2006
 Bu duvarı badanalamalı mı badanalamamalı mı?   / 06-03-2006
 Bizi gelecek yıldan ötesi neden ilgilendirmiyor?   / 05-03-2006
MEHMET BARLAS
Bizi birbirimizden ayıran o kadar çok ortak yanımız var...
EMRE AKÖZ
Çözmesi zor bir paradoks
Milliyetçiliğin yükselişi son...
SAVAŞ AY
Venedik'te gondollar, Edirne'de şişme botlar
Bahreyn'in...
SAİT GÜRSOY
Pedagojik formasyon için görüşler
"O kurun...
HINCAL ULUÇ
Erdoğan partiyi değil kendisini düşünüyor!..
AKP'nin...
Asıl milat 16 Nisan
Asıl milat 16 Nisan
G.Saray'da yönetime 10 gün sonra kim gelirse gelsin, en büyük sınavı...
İkinci Ribery vakası
İkinci Ribery vakası
G.Saray'da Ribery'nin Marsilya'ya gidişi büyük yankı uyandırmıştı.
Unakıtan 3. kez kurtuldu
Gensoru görüşmelerinde muhalefet iddiaları sıralayıp "İlk tanıdığımız...
Erdoğan 52 vücudu 57 yaşında
Yaşı: 52 Boyu: 1.90 Kilosu: 98.2 Vücut yaşı: 57 Başbakan, vücut...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu