| |
Et koktu... Bari tuz kokmasa
Süleyman Demirel'e "Şemdinli, Van, Ankara üçgeni" dedik... "Siyaset, asker, yargı üçgeni" dedik... "Ne diyorsunuz" dedik... Demirel iki kelimelik bir yanıt verdi: - Eti kokuttular. Bu defa da "kim ya da kimler" diye sorduk. Demirel'in yanıtı yine iki kelimelik oldu: - Muhatapları anlar.
Demirel, Cumhurbaşkanı iken Çankaya'da liderler zirvesi toplamıştı. (22 Aralık 1996) Toplantının tutanakları "74 sayfa." O toplantıdaki "bazı söylemler" çok ilginç. "Bugünün tartışmaları ile" tıpatıp örtüşüyor. Örneğin Deniz Baykal'ın "yargının siyasallaşmaması, devletin yıpranmaması, suçun şahsiliği" üzerindeki konuşmaları. "10 yıl sonra" tutanakları okurken "dikkatimizi çeken söylemlerin" altını çizdik. Ve "söylem sahiplerine" o günleri, o sözleri hatırlattık. Deniz Baykal dedi ki: - Elinizdeki tutanaklar tarihi bir belge... O zirvede kendimi, istediklerini yaptıramayan, sözlerini işbaşındakilere dinletemeyen yalnız bir insan gibi hissettim.
10 yıl önceki zirvede Demirel'in söylediği bazı sözlerin de altını çizdik. Örneğin: - Hiç kimse, hiç birinize aman şu meselenin üstüne varmayın demiyor... Hükümeti eleştirmeyin de demiyor... Hükümet zaten eleştirilmek için var... Onları yapmaya devam edeceksiniz, yapın... Yalnız, devlete inancımızı yitirmeyelim... Devleti yıpratmayalım... Devleti kötülemeyelim. (Sayfa 61)
Süleyman Demirel'e de yine "1996 tutanaklarını" hatırlattık. Demirel dedi ki: - Elinizdeki tutanaklar çok önemli ve tarihi bir belge... Suçu işleyen güme gidiyor, suç da devletin üstünde kalıyor... Halk, kendi devletinden şüphe ediyor.
Demirel devam etti: - Devlet, halkına inanacak... Halk da devletine... Devlet, akıla dayanacak ve adaletle hükmedecek... Bu konularda şüphe kadar kötü bir şey olamaz.
- Sayın Demirel... Gelelim bugüne... Şemdinli'ye... Van'a... Ankara'ya. - Devletin sırtına adeta bir hadise ihdas ediliyor. (Kuruluyor) - Açar mısınız? - Bir olay varsa, önü belli, arkası belli, failleri belli... Ama bunlara rağmen "aaa, devlet bir entrikanın içinde" endişesi doğuyor... Yanlış olan bu.
Süleyman Demirel: - Kamuoyunun önüne yeniden içi boş bir olay daha getirip, koydular. - Kim koydu, neden koydu? - Üç, beş gün daha bu olay gündemde kalır... Bu konunun fayda sağlayacağını sananlar şunu görecekler... Faydadan çok mazarrat (zarar) sağlayacak.
Demirel "uzun konuştu." Çoğu "yazılmamak üzere." Ama bir konu var ki "yazılabilir." İşte Demirel'in o sözleri: - Savcı hakkında soruşturma başlatarak, hadiseyi biraz daha karıştırdılar. - Ankara'nın, savcı için müfettiş göndermesi yanlış mı oldu? - Yargı bağımsızlığının ihlali... Savcı ile ilgili bir meseleniz var idiyse, yapacağınızı daha önce yapsaydınız.
Demirel: - Eğri, doğru, savcı bir iddianame yazmış... Bırakın bunu mahkeme temizlesin... Bunu beklemez ve savcının üstüne varırsan, yargıya müdahale etmiş olursun.
Meşhur sözdür: "Et kokarsa tuz serpilir... Ama ya tuz da kokarsa..." Eti kokutanlar dileriz işi "tuzu kokutmaya kadar" vardırmazlar.
|