İmkansız aşk
"Sen imkansızsın... Sensizlik imkansız... Aşk imkansız... Köşeyi dönsem ölüm... Düz gitsem hayat... Gölgeler içindeyim..." Gecenin bir saatinde bir arkadaşım bana bunu dinlettiğinde tepki gösterdim... "Bu kadar imkansızlık insanı bozar, yine millete damardan şırıngalamışlar" dedim... Zamanında Kekili için gösterdiğim tepkiyi göstermekte tereddüt etmedim... "Bu akşam ölürüm beni kimse tutamaz" deyişinin bir başka versiyonu olduğuna kesin hükmettim... Yine bunalım, yine ölüm çağıracak, milleti yine intihara sürükleyecek diye ürktüm... Hayatın enerjisini aldığını, sonsuz bir umutsuzluk aşıladığını hissettim... Parça beni alıp götürürken, kaybolup gitmemek için müthiş uğraş verdim...
Sen imkansızsın... Sensizlik imkansız... Aşk imkansız... Sonra, Cem Yıldız'ın herkesin, damarına takılan bu sözlerini dinledikçe, direnç gösteremez oldum... Şarkının etkisinden kurtulamaz oldum... İtiraf ediyorum ki, ben de o patolojik vakalardan biri oldum... İmkansız olan bir aşkı bu kadar güzel anlatmanın, estetik güzelliği karşısında şok oldum... Hatırladım ki karşı taraf imkansızsa, sen imkansızsın diyeceksin... Onsuzluk seni yok edecekse, sensizlik de imkansız diyeceksin... Ve en sonunda hükmedeceksin... Aşk da imkansız... Bir imkansızlık bu kadar güzel anlatılabilir mi?.. Aşkın umutsuzluğu bu derece güzel ifade edilebilir mi?..
İmkansız aşklar en zor aşklardır... Aşıkken aşık olunmamak, en uzak kalınası durumdur... Sevilmeden sevmek, utanılası olmasa da sakınılası bir durumdur... Sevgiliye sevgili gibi bakarken, ondaki kıpırtısızlık ürkütücüdür... İçin için umut ederken beyninde yeşeren umutsuzluk, altüst edicidir... Severken sevilmemek, çelişkilidir... Hayatı ondan isterken, onun senden bir şey istememesi onur kırıcıdır... Sevgiyi verecekken verememek üzüntü vericidir... Her halükarda eşitsizlik, yıkıcıdır...
Ama İmkansız Aşk isimli şarkı burada bitmiyor... "Gecenin en siyahında... Umudun bittiği yerdeyim" diye başlayan şarkı, "Çığlık atsam sessiz, Sussam yine çaresiz... Çemberin en dışında, En çıkmaz sokaktayım... Köşeyi dönsem ölüm... Düz gitsem hayat... Gölgeler içindeyim" diye devam ediyor... İmkansız aşk, ölümle yaşam arasındaki çizgiyi çağrıştırıyor...
Bu şarkı ne kadar beni içine alıp bir bilinmeyene götürse de... Aşkın ne kadar güçlü olduğunu ne kadar iyi bilsem de... Derin acılarını hayatımda ne kadar çok çeksem de... Aşka olan saygıyı, her şeyden üstte tutsam da... Biliyorum ki, esas olan aşkın da ötesinde hayattır... Hayat varsa aşk olacaktır... Hayat devam etmeli ve aşk ondan sonra olmalıdır... Köşeyi dönsem de, düz gitsem de karşımda mutlaka hayat olmalıdır... O hayat ölüme meydan okumalıdır... Aşkımı her şeyden çok sevsem de... Hayatım aşkımı yenmelidir...
|