Yıldızını seçmek
Show TV'nin "Türkiye Yıldızını Seçiyor" yarışmasında çok heyecanlandım. Gençlerin ilk defa ciddi bir oyunculuk çalışması içine girmeleri, tiyatrodan çok yetenekli isimlerin karşısında oynamaları, canlı yayında milyonlarca kişinin seyrettiği bir organizasyonda, bir de bizlerin eleştirileri karşısında olmalarına rağmen sakin görünmeleri beni etkiledi. Kendim "Kem, küm..." ederken onların yaptığı her şeyi beğenir oldum. Beş altı sene önce adetlere göre eşimin resmi bir törenle Fransız Cumhurbaşkanı'nın huzuruna çıkıp güven mektubu sunması gerekiyordu. Sabahleyin protokol arabaları ve motosikletliler geldi. Bense kapı önünde çocuğunun doğumunu bekleyen babalar gibi bir ileri bir geri dolaşıyorum. Çıkınca bembeyaz suratıma bakıp "Ne oldu?" diye sordu. "Ya heyecandan şaşırırsan?" dedim. Buna daha çok şaşırdı. "Yani" dedi, "daha önce irkaç kere yaptığım bir şey, hiçbir aksilik yaşamadım. Hiç yokken aklıma getirilecek şey mi bu?" Ben böyle heyecan takıntılıyım işte. Okulda sözlü sınav için tahtaya kalktığımda kulaklarıma kadar morardığım için acıyıp yerime oturturdu hocalar.
ORGANİZE İŞLER Filmi görmek için sebeplerden bazılarını not almışım: * Herkesin söylediği gibi, havadan çekimlerdeki İstanbul'un güzelliği... * Cem Yılmaz'ın varlığı ve oyunu. * Vizontele'den apayrı bir başarı yakalayan Yılmaz Erdoğan. * Yabancı filmlere taş çıkaran temposu. * Her bir tipin çok renkli olması ve Erdoğan'ın kızı dahil herkesin çok iyi oynaması. * Hikaye ve tiplerin tamamen bizden olması... * Gayet eğlenceli, renkli, iç açıcı iki saat geçirilmesi... Böyle olunca çok ama çok beğendiğim "Babam ve Oğlum" filmi gibi iş yapmasına sevindim. Bence artık filmlerimiz "Gönül Yarası" gibi dünya piyasasında olur inşallah! Her röportajda "Ferzan Özpetek ve Fatih Akın da Türk kültürünün ürünü, göreceksiniz sinemamız onların başarısını takip edecek" diyordum. Ne güzel, haklı çıkıyorum galiba... Lütfen filmlerimizi büyük bütçelerle çekilen, sadece Oscar'lık filmlerle mukayese etmeyin!
İLK EŞ Gemi yolculuğundaki arkadaşımız Aynur çok güzel bir hanım. Küçücük yaşta (18 yaşında) evlenmiş. Bir gün badana boyaya gelen usta salondaki duvarın ortasında asılı, düğün resmini çıkartırken, "eşinizin ilk hanımı mı?" diye sormuş. Aynur Hanım da "kocamın ilk eşi de tek eşi de benim ama resimdeki on sekiz yaşındaki halim" demiş bozularak. Ben de bir şey sorayım "Acaba usta, karısının ilk kocasıyla evlilik resmi olsa salonun ortasına mı asarmış?" dedim gülüştük.
|