|
|
Hayrola? Orası bize özeldi!
Şu 'Aliye' hadisesi biz kadın ahalisinin yüreğine indi! Şimdi 'Pazar Keyfi'nden sahneler muhabbetine girmeyeceğim. O, bu pazar Hıncal Uluç'la sohbetimizin konusu. Benim derdim, aldatılan kadın Esra Akkaya. Günlerdir 'onun yerinde olsam ne yapardım' diye düşünüyorum da. Neymiş; insan kocasını iki ay İstanbul'da yalnız bırakıp Fransa'ya tatile gider miymiş? (mantık: kocanı o kadar salarsan başkasına kaçar tabii), "Aaa baksana kadın dört kere evlenmiş". Ne var yani, Seda Sayan ve Gönül Yazar'ın da beşer evlilikleri mevcut. Geçiniz lütfen! Şimdi bu olay bir iki haftaya unutulabilir, Sanem Çelik projeden projeye koşabilir, 'Aliye'nin reytingleri tepetaklak olabilir ya da zirve yapabilir... Ama Esra Akkaya zor kendine gelir! Aldatılmış bir insanı, aldatıldığını bilmekten çok ne yaralar? Nasıl aldatıldığını bilmek tabii. İtiraf etmesi acılı adana kıvamındadır ama bizi asıl darma duman eden budur! Düşünsenize, kocanız sizin devamlı baş başa gittiğiniz çay bahçesinde, sizin cipinizin içinde başka bir kadınla yakalandı. Şurası göz göze geldiğiniz yer, şurası sana 'seni seviyorum' dediği yer yani. Kocanızı evde yatağınızda başkasıyla bulsanız bu kadar koymaz! Çünkü ilişkiyi özel yapan; beraber gidilen yerler, yenilen yemekler, dinlenen müziklerdir. Misal sen bütün yaz sevgilinle Mustafa Sandal'ın albümünü dinlemişsen, ayrıldıktan sonra Musti'nin 'muu'sunu duymak istemezsin! Müdavimi olduğunuz restoranda ayrıldığın sevgilini başka kadınla görünce; başından aşağı kaynar suların inmesi de bundandır; çünkü orası sizin alanınızdır, size özeldir... Allah bana sevgilimin başka biriyle 'Alaçatı'ya gidip, Köşe Kahve'de içki içtiğini göstermesin mesela. İşte bu yüzden kamera gördüğü yerde gözlerini kısa kısa röportaj vermesine sinir olmama rağmen Esra Akkaya'ya içim cız ediyor. Kendisine sabır diliyorum...
|