|
|
'Adam olmuş adamlar'ın önce adam olmuş karıları olur
Yazar Hamdi Koç, "Kalpten Parçalar" adlı romanında müthiş bir seks hayatı olan çiftin sorunlu evliliğini anlatıyor. Koç, "Kadının hesabını bilmemesi, erkeğin hesabını bilmemesinden daha tehlikeli bir şey. Kadının idare etme içgüdüsü daha güçlü" diyor
Kız arkadaşların kendi aralarındaki aşk ve cinsellik dolu sohbetleri de yer alıyor kitapta. Hamdi Koç, kızların da böyle şeyler konuştuğunu öğrenince çok şaşırmış: "Ama daha çok küçüktüm. Şaşırmaya hakkım vardı"
Seks hayatı iyi olan kadın ve erkek, evlenince ne olur? Çok mutlu, mutlu, mutsuz, aşırı mutsuz, adam! Son şık da nereden çıktı demeyin. Birkaçını birden seçerseniz üstelik Hamdi Koç'un son romanı "Kalpten Parçalar"ın kahramanı Talat'a ulaşabilirsiniz. Niye mi? Daha önce yazdığı "Melekler Erkek Olur", "Çiçekleri Tanrısı" ve "İyi Dilekler Ülkesi" ile geniş bir hayran kitlesi kazanan, "Bütün erkekler aldatır; aldatmayan ya fırsat bulamamıştır ya da korkuyordur" dediği için de eleştirilen Koç, bu kez kadın ve erkek arasındaki ilişkiyi seks-evlilik düzleminde ele alıyor da ondan. Bir evliliğin gelip dayandığı noktayı gösteriyor. Değersizlik hissiyle kendini sürekli "aşağı"da gören Talat'ı ve her tarafından yayılan yaşam enerjisiyle Meltem'i bir araya getiren bu kitap, "adamları vareden kadınların" da hikayesi aynı zamanda. Doğan Kitap'tan çıkan roman, yazarın "biraz kalın bulduğu" bir çift kadın bacağının yer aldığı kapağı ve Talat'ın seks içeren iç konuşmasının yer aldığı yazısı ile de dikkat çekiyor. Koç ile evinde yaptığımız, eşi Esin Hanım'ın da kimi zaman onaylama gülümsemesi ile katıldığı söyleşiye kitap ile başlayıp, evlilikler hatta onlarınki ile devam ettik.
- Ne kadar süredir üzerinde çalışıyordunuz bu kitabın? - Melekler Erkek Olur'u yazarken yazdığım bir hikayeydi , 2001'de. O kitabın ikinci cildini yazmaya başlamıştım geçen sene. Eski dosyaları karıştırırken bilgisayarda buldum. Okuyunca hoşuma gitti. Biraz genişletip hakkını verip böyle kısa roman haline getirdim.
- Neden evliliği yazdınız? - Aşk ve evlilik, en çok yaşadığımız, içinde olduğumuz, mustarip olduğumuz konular. Ergenlik yıllarımıza girince bunlarla kafalarımızı meşgul etmeye başlıyoruz. Ölünceye kadar da az ya da çok bunlarla meşgul oluyoruz. Ben de şimdiye kadar bu konuyu kendi başına inceleyememiştim, üzerinde düşünmemiştim. O yüzden de böyle sınırları çizili bir alanda çalışmak bana cazip geldi. Bir de öyle zengin bir konu ki ister kendi hayatına bak, ister annenin babanın, arkadaşının. Herkesin bir ilişkisi ya da evliliği var.
- Kahramanlara gelirsek, Meltem karakteri nasıl oluştu? - Kitap, kadın karakter üzerine kurulu. İkisine de eşit yer ayrılmışsa da ikisinin ortak hayatını götüren, hatta başlatan, yönlendiren Meltem. Meltem'in bir hayat enerjisi; kendisi için daha iyi olanı seçme, kovalama ve yaşama enerjisi var. Bu niye Talat'ta değil de Meltem'de var dersen, belki böyle bir enerji kadına daha çok yakışıyordur.
- Erkeği var eden kadınlar çok muydu çevrenizde? - Adam olmuş adamların önce adam olmuş karıları olduğu söylenir. Bunlar da bir tür ekip olur, aynı şeyleri düşünürlerdi. Şöyle bir şey var hayatta; kadının hesabını bilmemesi, erkeğin hesabını bilmemesinden daha tehlikeli bir şey. Kadının idare etme içgüdüsü erkeğinkinden daha güçlü. Bunu biraz zorlarsak erkeğin çocukluğuna kadar gider.
- Talat'ın ezikliği de çocukluk dönemine uzanıyor. Bir de Meltem ile birlikte olduktan sonra, gözünde o kadar yücelttiği kadının ayak parmağının büyüklüğüne takılıyor. Nasıl bir psikolojidir bu? - Talat'ın durumunu anlatan kelime eziklikten çok eziklik düşüncesi. Hareket etme şansı bulduğu zaman, ezik birisi olmadığını görüyoruz. İmkan ve cesaret de bulduğu zaman, ki cesareti Meltem veriyor Talat silkinip yürümeye başlıyor.
- Ve sevimsiz hale geliyor. - Biraz sevimsizleşiyor doğrudur.
- Daha mı gerçeğe yakın oluyor? - Başarı biraz insanı sevimsizleştirebilir. Fazla önemsersen sevimsizleşirsin.
- Meltem'in kız arkadaşları ile konuşmalarını nasıl oluşturdunuz? - Eskiden, kız arkadaşlarımdan dinlediklerimden topladım. Böyle konuşmalar yapılabildiğini duyduğumda çok şaşırmıştım. Erkeklere özgü zannederdim aşkın, seksin muhabbetinin yapılmasını. Tabii bunu öğrendiğimde daha çok küçüktüm. Şaşırmaya hakkım vardı.
Halime S. KAHVECİ
|