Ülkemizde her dönem devalüasyon lobisi yapan ve yükselen döviz kurları üzerinden kolay kazanç elde edenler olmuştur. Ancak son dönemde birçok saygın sanayici ve işadamımız da TL'nin aşırı değerlenmesinden ve kaybedilen rekabet gücünden yüksek sesle şikayet eder hale geldi. Bu şikayetlere Merkez Bankası'nın cevabı; "MerkezBankası' nın ana görevinin fiyat istikrarı olduğu, kurların seviyesinin piyasada serbestçe belirlendiği ve kendilerinin ancak döviz biriktirmek ve aşırı oynaklığı önlemek amacıyla müdahale edebileceği" şeklinde. HükümetiseMerkezBankası'nınbağımsızolmasınedeniylefaizvekurpolitikasınamüdahaleedemeyeceğinisöylüyor . Ayrıca rekabetin tek unsurunun kurların seviyesi olmadığı; verimlilik, markalaşma vb. unsurların da uluslararası rekabette etkili olduğu görüşünü savunuyor. Müdahaleleretkietmiyor Merkez Bankası tarafından hazırlanan TÜFE bazlı reel kur endeksine göre TL, Ocak 2000 tarihinden bugüne kadar yüzde34değerlendi. İhracatçılarımız değerlenen TL'ye rağmen ihracat rakamlarını artırmayı verimlilik artışı, kârdan fedakarlık, ölçek ekonomisi, markalaşma gibi çok farklı maliyet düşürücü etkenlerin hepsini birden veya farklı kompozisyonlarda kullanarak başarabildiler. Kurlardaki düşüşten en fazla şikayet eden hazır giyim ve tekstil sektörü 2000 yılından bu tarafa ihracat rakamlarını bu sayede yüzde 90'a varan oranda artırabilmesine rağmen kâr edememektedir. MerkezBankası,2003yılındanŞubat2006sonunakadarihaleveyamüdahaleyoluyladövizpiyasasınamüdahaleettive44.2milyarABDDolarıalımyaparakkarşılığındaTLverdi. Diğer taraftan gecelik borçlanma faiz oranları yüzde 13.50 seviyesine kadar çekildi. Enflasyon düşüşü ile paralellik göstermeyen faiz indiriminde Merkez Bankası, eleştirilerin hedefi oldu. Bu eleştiriyi yapanların pek de haksız sayılmamaları gerekir. En son Şubat ayı içinde yapılan tek günlük bir müdahalede MerkezBankası5.6milyarABDDolarısatınaldı. Ancak bu kadar yüksek müdahaleye rağmen çok kısa bir sürede TL yüzde 3'e yakın değer kazandı. Global döviz likiditesindeki bolluk, yapılan yüklü alımlara rağmen kurların sabit kalmasını dahi sağlayamadı. Faizhâlâçokyüksek MerkezBankasıenflasyonhedeflemesinegeçmişolmanınkurumüzerindeyarattığıbaskıilefaizoranlarınıindirmekonusundaşahinbirpolitikaizlemektedir . Şubat ayı yüksek enflasyon rakamları nedeniyle yılın ilk çeyreğinde faiz indirimine gitme olasılığının az olduğunu açıkladı. Yılsonuenflasyonhedefininyüzde5olduğudüşünüldüğündegecelikyüzde13.50faizbirçokyabancıyatırımcıiçincazipyatırımfırsatısunmakta ve sıcak paraya davetiye çıkarmaktadır. Bu durumdan en fazla Türk sanayisi zarar görüyor. Ülkeye gelen dolaylıdolaysız yatırım amaçlı döviz girdileri, kur düşüşünü hızlandırmaktadır. 2006'nın üç aylık dönemde özelleştirme geliri olarak tahsil edilen miktar 7.2 milyar dolar. Önümüzdeki günlerde özelleştirme gelirlerinin devam edeceği ve Türk Telekom'un geri kalan ödemesinin de erken yapılacağı ihtimalini hesaba katarsak olası dolar bolluğu nedeniyle kurun 1.3'ün alttını görebileceğini hesaba katmak gerekir. Önümüzdeki günlerde hükümetin sosyal güvenlik reformunu yasalaştırması halinde uluslararası derecelendirme kuruluşlarının not artırımları gündeme gelebilecek ve yabancı fon girişleri daha da artabilecek. Bu durumda kurlarla ilgili tüm tarafların bir ölçüde rahatlaması için MerkezBankası'nındahahızlıfaizindiriminegitmesikaçınılmazolacaktır.