|
|
TV kumandası ebeveynde olmalı
15 Ocak günü "Hadi paylaşalım" isimli televizyon programımda televizyon, diziler, şöhret merakının çocuk ve gençlere etkilerini konuştuk. Ama hem bayram tatilinin sonu hem de Pazar sabahı saat 11.45'de olduğundan, izlemeyenler için tekrarlamak istiyorum (bu arada program her pazar, aynı saatte ve farklı konularla sizinle paylaşmaya devam ediyor, izler ve katılırsanız, paylaşmak istediğiniz konuları birlikte belirleriz). Okul dönemi başlayan TV izleme konusundaki tartışmalar, uzun tatilde arttı ya da artmak üzere. Öncelikle unutmayın! Kumanda sizlerde olmalı sevgili anne babalar. Ne zaman, ne kadar süre ve neyin seyredileceğini biz belirleyeceksiniz. Diziler, yapımcıları tarafından çocuk dizileri olmadığı, çocukların izlediği saatler dışında yayınlandığı söylenerek savunuluyor. Anne babalar ise öğretmenlerden ve doktorlardan yardım bekleyerek çocuklarını bu dizilerden uzak tutmaya çalışıyor. Bu dizileri seyretmesi engellenen çocukların en büyük savunması ise arkadaşlarının izlediği ve kendilerinin izlemedikleri zaman gündemden uzak kalarak dışlandıkları olmaktadır.
NE İZLEDİĞİNİZ ÖNEMLİ Çocuklar, özellikle de okul dönemi çocukları özdeşim modeli olarak anne baba dışındaki kişilere yönelirler. Bunların başında öğretmen gelmektedir. Sonra sırayı film kahramanları alır. Çocuklar, bu kahramanların yaptıklarını, söylediklerini taklit ederek, onlara benzemeye çalışırlar. Ailelerin ve çevrenin diziyi ne oranda izlediği de çocuğun seçimini etkilemektedir. Erişkinlere benzer şekilde toplum içinde yer alabilmek, tartışmalara katılabilmek bir başka izlemeyi arttıran unsurdur.
ÇOCUK TAKLİT EDER Çocuklara yönelik yapılmayan dizilerin çocuklar için olumlu mesaj vermek gibi bir misyonu yoktur. Onları çocuklara kötü örnek olmakla eleştirmek doğru olmaz. Ancak erişkin dünyasındaki değerleri değiştirmek, yok etmek, olumsuzlukları, yanlışları iyi değerler gibi sunmak, yanlış kahramanları olumlu gibi yüceleştirmek konularında eleştirilebilirler. Ama, erişkinlerin olayları denetleyebilme ve yargılayabilme yeteneklerinin gelişmiş olması gerekir. Bu nedenle de onları taklit etmemeleri beklenir. Oysa, çocuklar izledikleri ve herkes tarafından beğenilen kahramanların, olumlu olduğu kadar olumsuz özelliklerini de taklit etmektedir. Aynı davranışları yaptıklarında, dizi kahramanını alkışlayan ailesinin kendisine niçin kızdığını anlamakta ise zorluk çekmektedirler. Çocuk dizisi olmamasına karşın, çocukların kahraman olarak kullanıldığı diziler tabii ki çocuklara cazip gelir. Dizilerde aşırı güçlü, hareketli, becerikli ve hep kazanan bir kahraman olması özellikle çocukların diziye ilgisini arttırır. Olayların hızlı aktığı filmler her zaman için her yaş grubu çocuğun ilgisini çeker. Dizilerde kahramanların kullandıkları yöresel dil özelliklerinin çocuklar tarafından taklit edildiği, bu yöresel özelliklerin onlar için dikkat çekmek, komiklik yapmak gibi algılandığı ama gerçekte dil gelişimlerini olumsuz etkilediği de unutulmamalıdır. Yine kahramanları kullandığı, akılda kolay kalan bazı spot kelime veya cümlelerin çocuklara ilginç ve komik gelmesi izleme oranlarını arttırmaktadır. Ancak çocuk ve gençlerimizin kısıtlı kelime hazinesiyle, neredeyse sadece bu sloganları kullanarak konuşmaları gerçekten endişe vericidir. Hele bu sözlerin çoğunun argo, hatta terbiyesizce olduğu, TV izlerken güldüğümüz ama çocuğumuz söylediğinde dehşete kapıldığımız ve yasakladığımız şeyler olduğunu göz önüne alırsak, gerçekten endişelenmemiz gerekmektedir. Bir de nasıl sınıflayacağımı bilemediğim programlar var. Çocuk ve gençlere erken cinsel uyarılar, yanlış özdeşim modelleri, kolay para ve şöhret sunan programlar. Onları çalışmanın, emek vermenin gereksiz olduğu düşüncesine yönelten sözde eğlence programları. Üstelik çoğu çocukların TV izleme saatinde yayınlanan ve kendileri sorun olan programlar...
SORUMLU ANNE-BABA Bu tür program ve diziler çocukların uyku saatlerine kaydırıldığında, sorumluluk anne babalara kalmaktadır. Evdeki TV kumandasını istediği gibi kullanabileceği, çocuğu için gerekli, yararlı ya da tam tersi olan programları seçebilecekleri konusunda uyarılmaları ve eğitilmeleri çocukları korumak için yeterlidir. Belki de yanlış seçimler yapma nedenimiz; önemli şeylere gereken önemi vermeyip, gereksiz şeyleri önemli hale getirerek çözümler için çaba göstermekten kaçarak hazır çözümlere ve yaratılmış mutluluklara konma eğilimimizdir. Bu "hastalığımızı", gelecek nesillere, çocuklarımıza aktarmak onlar için olduğu kadar, toplumun geleceği için de zararlıdır.
|