| |
Kadınlara aşk şiirleri...
Yarın değil öbür gün "Kadınlar Günü" ... "Kadınların yalnızca erkekleri hoşnut etmek için yaratıldığı düşüncesine" karşı çıkan, kadının eğitimde, iş dünyasında ve siyasette erkekle aynı muameleyi görmesini, aynı ahlak ölçüleriyle yargılanmasını isteyen ilk talep İngiltere'de Mary Wollstonecraft'dan gelmiş...Kadın hakları mücadelesi o zamandan bu yana anlamsız direnişlerle karşılaşarak sürüyor. Ama şairlerin özellikle de Turgut Uyar'ın kadınları sadece "kadın haklarından" ibaret görmesine imkan var mı? "Ne söylenmişse sevmek üstüne sanki sizedir Bütün güzel şiirlere uygun her yeriniz Çekip götüren saçlarınızdır o saatleri bir bir Dünyaya sizinle baktığımızı bilmelisiniz."
Her yeri bütün güzel şiirlere uygun kadınlar, Aydınlanma Çağı'ndan beri "eşitlik" için mücadele ediyor. Oy verme hakkı... Eşit işe eşit ücret hakkı... Özgürlük hakkı...
Haklar çoğaldıkça şiir arttı mı yoksa azaldı mı? Özgürlükler, şairlerin fikirlerini keskinleştirip duygularını ve özlemlerini biraz zedeledi mi? Yüzlerinde A harfinden bir çarşı güneşi kadınlar, şimdi ne kadar Cahit Sıtkı Tarancı'nın ilk aşkı ya da Tarancı'nın ilk aşkı ne kadar şimdiki kadınlar? "Ah o yaz gecesi, o mehtap, o havuz... Balkonundan gül atan cömert sevgili Aşkınla deli divane olduğumuz, Sarmaşığa tırmandığımızdan belli."
"Aynada başka güzelsin, Yatakta başka, Aldırma söz olur diye; Tak takıştır, Sür sürüştür; İnadına gel, Piyasa vakti, Muhallebiciye." Orhan Veli sevgilisini muhallebicide bekler, Ziya Osman Saba ise "eve misafir" gitme arzusundadır: "Beni hatırladıkça Arasıra gönlümü al Sokakta görünce, gülümse Yanıma yaklaş, Az elin elimde kal. Evine misafir geleyim, Kahvemi sen pişir. Taze doldurulmuş sürahiden Bir bardak su ver Yetişir."
Erkekler eşitleştikçe, kadın hakları bayraklarını direklere diktikçe şiirlere yansıyan tutkulu özlemler biraz azalıyor mu? "Bir şey var aramızda Senin bakışından belli Benim yanan yüzümden. Dalıveriyoruz arada bir
İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki, Gülüşerek başlıyoruz söze. Bir şey var aramızda Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek."
Dilden dile dolaşan aşk şiirlerinin yerini birbirine "kolay erişmenin" ve "deymeden geçmenin" hijyenik araçları mı aldı? "Kırmızı bir kuştur soluğum Kumral göklerinde saçlarının Seni kucağıma alıyorum Tarifsiz uzuyor bacakların Kırmızı bir at oluyor soluğum Yüzümün yanmasından anlıyorum Yoksuluz gecelerimiz çok kısa Dört nala sevişmek lazım."
8 Martlarda bir yandan eşitlikleri ve eşitsizlikleri konuşup, öte yandan "duyguların" ibresini Edip Cansever'in şiirine mi tutturacağız? "Hey gidi duyumuna yandığımın dünyası Alıp vereceğin olacak ille Aşk maşk buz gibi yaşayacaksın."
Yarın değil öbür gün Kadınlar Günü. Kadınların özgür ve eşit olduğu, bu eşitliğin de kendi unutulmaz şiirlerini yarattığı günlere ulaşmak dileğiyle erkeklerin ve kadınların "Kadınlar Gününü" kutlarım.
|