kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Altan @ SABAH
 

Zira, susatan zevk, o dudaklardaki tuzdur

Oktay Rifat için 'aşk' neredeyse 'bahar' ile özdeşleşmiş. Türkan Hanım için yazdıklarında hep böyle bir ilinti var: 'Sen faydalı Nisan yağmuru gibisin / Bereket ve huzur getirirsin şiire / Edebiyat çığırını açtın kadere / Bu baharın ve bu gönlün sahibisin.' 'Anış' başlıklı şiirinde de gene Türkan Hanım ve bahar vardı: 'Her dakikasını ayrı hatırlarım / Erenköy'de geçen zamanımsın / Rüyama girer birarada / İstanbul, bahar ve Türkanım / Bir odamız vardı etrafı sarmaşık / Bostanlara bakardı penceremiz / O güller kadar taze / Ben ona deli gibi aşık.' Oktay Rifat'ın rüyasına bir arada giren 'İstanbul, bahar ve Türkanım' ilişkisinin diğer şairlerde hangi mevsimlerde ve hangi anlatımlarla dile getirildiğini bitmekte olan bir yılın son gecelerinde aniden merak ediverdim. Ve şöyle bir gezindim şiirin bahçesinde... Ahmet Muhip Dranas da 'bahar'cıydı... 'Serenad' adlı şiirindeki bir dörtlük şöyle: 'Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak / Ben aşkımla bahar getirdim sana / Tozlu yollarından geçtiğim uzak / İklimden şarkılar getirdim sana / Şeffaf damlalarla titreyen ağır / Goncanın altında bükülmüş her sak; / Senin için dallarından süzülen ıtır, / Benin için yasemin, karanfil, zambak...' Ahmet Hamdi Tanpınar ise 'yaz'a eğilimlidir. 'Ne güzel geçti bütün yaz, / Geceler küçük bahçede... / Sen zambaklar kadar beyaz / Ve ürkek bir düşüncede... / Sanki mehtaplı gecede, / Hülyan eşiği aşılmaz / Bir saray olmuştu bize; / Hapsolmuş gibiydim bense, / Bir çözülmez bilmecede. / Ne güzel geçti bütün yaz, / Geceler küçük bahçede...' Cahit Sıtkı Tarancı ise aşkın mevsim yelpazesini genişletenlerden... İlk aşkını yaz ile birlikte anımsar: 'Ah o yaz gecesi, o mehtap, o havuz... / Balkonundan gül atan cömert sevgili... / Aşkından deli divane olduğumuz / Sarmaşığa tırmandığımızdan belli.' / Bahar aşkları ise şöyledir: / 'Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, / Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor, / Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini.' 'Desem ki' başlıklı aynı şiire sonra şöyle devam eder: 'İnan bana sevgili inan, / Evimde şenliksin bahçemde bahar / Ve soframda en eski şarap." Aşkı, hem bahar, hem yaz gönül şelalerinden gürül gürül akıtan bir diğeri ise Yahya Kemal'dir. Erenköy'de Bahar şiiri şöyle biter. 'İstanbul'un öyledir baharı, / Bir aşk oluverdi aşinalık... / Zannımca Erenköy'ünde artık. / Görmez felek öyle bir baharı.' Kaybolmuş baharlar gibi, geçmiş yazlardaki aşklar da Yahya Kemal ile şiirlere saklanır... Rü'ya gibi yazdı. Yarattın hevesinle, / Her anını, her rengini, her şi'rini hazdan. / Hala doludur bahçeler en tatlı sesinle. / Bir gün bir uzak hatıra özlersen o yazdan.Yahya Kemal 'yaz'denince, bunun kendi hülyasındaki fırtınası ise Vuslat şiirinde şöyle seslendirir: 'Gördükleri rü'ya bahçedir aşka; / Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgarı başka. / Bülbülden o eğlencede feryat işitilmez; / Gül solmayı; mehtab, azalıp bitmeyi bilmez... / Gök kubbesi her lahza, bütün gösler mavi... / Zenginler o cennette fakirler müsavi; / Sevdaları hülyalı havuzlarda serinler, / Sonsuz gibi, bir fıskiye ahengini dinler.Gülün solmadığı mehtabın azalıp bitmeyi bilmediği 'aşk'ı ise gene Yahya Kemal aynı şiirinde unutulmaz bir bieçimde anlatır: 'Kanmaz en uzun buseye, öptükçe susuzdur. / Zira susatan zevk, o dudaklardaki tuzdur. / İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan... / Bir sır gibidir az çok ilah olduğumuzdan.' Bahar geçti. Yaz geçti. Ama korkmayın 'Dudaklardaki tuz' susatan bir zevk oldukça kışın da bir aşk mevsimi olmaması için hiçbir sebep yok. Gazetenin baskı saati öne çekilince yılın ilk yazısını geçmişten ödünç almak zorunda kaldım. Bir kere daha anladım ki; yazı için geçmiş diye bir şey yok. 2006 yılının herkese mutluluk getirmesini dilerim.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Hırsıza pazar yazısı   / 19-02-2006
 Vapurlar, martılar, simit   / 12-02-2006
 Zanzibar'dan Zanzibar'a...   / 05-02-2006
 Boşanma antrenörünüz kim?   / 29-01-2006
 Kamboçya uçağına kim biner?   / 22-01-2006
 İnternette yaşam güncesi   / 15-01-2006
 Karlık   / 08-01-2006
 Zira, susatan zevk, o dudaklardaki tuzdur   / 01-01-2006
 Bamya çorbası   / 25-12-2005
 Işık'ın dedesi, Orhan Kemal'in babası Abdülkadir Bey...   / 18-12-2005
    Pazar Sabah Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
İstanbul'u pazarladık
Birileri pazarlama lafına takıyor...
MEHMET ALTAN
Sahilde...
Nisan sonlarında yaşanması beklenen bir günü...
REFİK DURBAŞ
Hangi fotoğrafın arabında anılarınız?
Yüz sayfalık...
KAZIM KANAT
Ayşe Sultan'a cep telefonu aldım. Ve!...
Babam ölünce...
ÖNCEL ÖZİÇER
Nüktedan kişi günü yaklaşırken
Gerçi daha bir ay kadar...
Festivalle kuşakları eğiten adam: Şakir Eczacıbaşı
Festivalle kuşakları eğiten adam: Şakir Eczacıbaşı
Sinema sanatına hizmetleri nedeniyle Şakir Eczacıbaşı SİYAD'ın bu...
Yaşayan efsane pilot
Yaşayan efsane pilot
Amerika'nın ilk kadın akrobasi pilotu Patty Wagstaff...
Karlı dağların dişi komandoları
2 bin 600 metre yükseklikte, -27 derece soğuk havaya rağmen çadırda...
"İnek eti yemek niçin yasaktır?"
GEO Dergisi insanoğlunun ezelden beri uzak durduğu yiyecekleri ele alıyor.
Komşuların gözü Anadolu mutfağında
Yemeklerimize sahip çıkmalıyız. Çünkü Türk mutfağının asırlık yemeklerine ya...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.