| |
|
|
Mazi kalbimde bir yaradır
STALİN.
CUMARTESİ günkü The Daily Telegraph gazetesinde, Adrian Blomfield'in Volgograd'dan gönderdiği ve Rusların Stalin'i özlediğini vurgulayan bir haberi vardı. Bilirsiniz... Volgograd'ın eski adı 1961'e kadar "Stalingrad" dı. Habere göre bu kentteki müzede bir Stalin köşesi açılmış bu yıl. Ayrıca kamuoyu araştırmalarında Stalin "En beğenilen lider" olarak çıkarken, Gorbaçev ve Yeltsin'le birlikte Kruşçef de "En nefret edilen" ler arasında görünüyormuş. Muhabirin konuştuğu genç Ruslar da, Stalin'i "Güçsüz bir ülkeye güç katan", "Hataları muhalifleri tarafından abartılan" büyük bir lider olarak gördüklerini söylemişler. Stalin dönemine duyulan özlem Sovyet diktatörü hakkında son zamanlarda yayımlanan 200 kadar kitap ve filmle somutlaşmış. Bu kitap ve filmlerin büyük bölümü ise Stalin'den övgüyle söz ediyormuş. "Siyaset", toplumların belleğine intikal edip "Tarih" olunca böyle durumlar doğuyor. Gorbaçov İstanbul'a geldiğinde birlikte yemek yemiş, sohbet etmiştik. Kendisine dünyada en fazla takdir edilen lider konumunda olduğunu söylediğimde gülmüş ve "Kendi ülkemde en az beğenilen politikacı olduğumu da unutmayın" diye cevap vermişti. Kruşçev 1956'daki Sovyet Komünist Partisi 20'nci Kongresi'nde Stalin döneminin ayıplarını listeleyip kınamadan önce de, dünya o dönemin insanlık dışı uygulamalarını biliyordu. Örneğin ben ilk kez 1950'lerin başında Victor Kravçenko'nun "Hürriyeti Seçtim" ini okuyunca "Leningrad duruşmaları" nı, Kamenev'in, Zinoviev'in başına gelenleri, Buharin'in, Orçonikidze'nin serüvenlerini öğrenmiştim. Daha sonra "Samizdad" yazarlarını okuduk, İvan Denisoviçler'in başlarına gelenleri de öğrendik. Ama zaman böyle bir şey. Ruslar Stalin'i yüceltip kutsamaya başlamışlar. Bakarsınız aynı tür haberler Pol Pot için de Kamboçya'dan gelmeye başlar yakında.
|