| |
|
|
Yüzünü görelim
Küçüklerin kimliklerinin saklı tutulması, esas kural. Özellikle, suç haberlerinde... Yasa kısıtlayıcı. Öyle de, acaba yüz ve kimlik bu tür her haberde saklanmalı mı?.
Okurlar için güzel olan haber, gazetenin yazı işleri toplantısında, etik ilkelerin tartışmaya açılması. "Doğrusunu nasıl yaparız?" sorusunun sorulması. Önemli bir konuyu geçen gün Yazı İşleri Müdürü Emre Ergül ortaya attı: "Acaba o küçük kızın yüzünü mozaiklemek doğru muydu?" 21 Şubat tarihli gazetede, içerde, 'Biricik Güzel Kızım Bizim Uğurumuzdu' başlığı altında verilen o haberde, Eyüp Belediyesi'ne ait bir nikâh salonunda arkadaşı G.D. ile oynarken (inşaat hatasından kaynaklandığı öne sürülen) çökme sonucu 20 metre düşerek ağır yaralanan 5 yaşındaki D.N.A.'nın öyküsü ve hayat mücadelesi anlatılıyordu.
Yanlış bir uygulama Yandaki resimlerde çocukların yüzleri "mozaiklenmiş", yani taranıp örtülmüştü. Kızın yüzü 22 Şubat tarihli gazetedeki devam haberde de taranarak sunulmuştu. Emre bu haberde yüzleri saklamanın yanlış olduğunu düşünüyordu. Biliyorsunuz, Basın Yasası'nın 21'inci maddesine göre, suç faili veya mağduru olan, 18 yaşını doldurmamış kişilerin kimlikleri tam olarak açıklanamıyor. İsim sadece rumuz olarak, görüntü de yüzler görünmeyecek şekilde verilmek zorunda. Soygun, şiddet, gasp, cinayet, ırza tecavüz, terör, intihar vb. yaşanan durumlarda bu bir kural. Genel olarak da bu kurala saygı gösteriliyor. Aksi hallerde de zaten savcılar gazetelere karşı harekete geçiyor. Ama gazetede pek çok meslektaş "yasaya uyum" konusunda kantarın topuzunun arada sırada kaçtığı görüşünde. Çünkü, küçüklerin kimlik açıklanmasında sakınca olmayan, hatta, tam tersine yararı görülecek durumlar da var. Merkez Haber Ajansı Müdürü Ramazan Kurnaz, "Örneğin kayıp veya kaçırılan çocuklara dair haberlerde bu kural bazen yanlış uygulanabiliyor" diyor.
Kamu yararı... Ramazan, böyle hallerde bu çocukların yüz, kimlik ve fizik bilgilerinin mümkün olduğu kadar ayrıntılı verilmesinde "kamu yararı" olduğu görüşünde. Aynı görüşteyim. 5 yaşındaki kızın yüzünün de taranmadan açıkça verilmesinde sakınca görmeyen Emre'ye de katılıyorum. Olayın intihar veya cinayet olmadığı kesin, ortada olsa olsa çocuklardan kaynaklanmayan bir ihmal var. Ebeveynine de olumsuz yansımayacak ise, neden sakınca olsun? Gazetemizin hukukçuları da aynı görüşte. Yasayı ürkekçe, "aşırı titiz" yorumlamak gerekmiyor. Çocuklarla ilgili her haberin içeriğine bakıp tek tek karar vermek en doğrusu.
|