| |
|
|
Papazı vurduranlar kim?
Gaziantep Emniyet Müdürü Dr.Ali Yılmaz'la makam odasında konuşurken; "Papazı vuran tabancayı takip için buradayım" dedim, şaşırdı önce. Sonra çok doğru buldu iz sürüşümü. Son zamanların silah kaçakçılığı konusunda en sıkı icraatlarını patlatan kadronun il emniyet müdürüydü ve tehlikenin büyüklüğünü çoktan sezmişti o da.
Neden o marka? Sadece 2006 yılında 190 adet değişik marka ve çapta tabanca yakalamıştı Ali müdürün ekipleri. Sordum; - Kaçı Glock markaydı bunların müdür bey? - Tam 34 adedi Glock'tu. Hem de 19 Compact modeliydi. - Nedir o? Ne özelliği var ki? - Çok özelliği var. Dizaynı çok basittir ve pek çok parçasının değiştirilebilme imkanı vardır. 174 mm silah uzunluğu, 102 mm namlu uzunluğuna sahiptir. Namlusu altıgendir. 17 fişek atma kabiliyeti vardır. Tetiğin her çekilişiyle ateşleme iğnesi atışa hazır hale gelir. Harici horozu da yoktur. Parmağını hafifçe çeksen başka bir parça devreye girmeden eski haline gelir. Bu atış yapana büyük kolaylık sağlar. - Kısacası bu tabancayı kullanmak için usta bir silahşor olmaya gerek yok öyle mi? - Öyle denebilir.
Canlı hedefe ateş Şimdi yeniden soruyorum: Lise 1. sınıf öğrencisi pırıl pırıl bir genç. Onun silahla külahla ne ilgisi olabilir? Bölgenin geleneksel yapısından dolayı olsa olsa birkaç kez havaya, şişeye, karpuza ateş etmiştir o oğlan. O nedenle de; böyle canlı hedefe, hele de bir insana yapılacak saldırıda; çocuk şaşsa, silahın şaşmaması, atıcının acemiliğini malzemenin kapatması gerekmektedir. Trabzon'da, kilise içinde olup biten de budur zaten. Akıl hocaları, planlayıcılar kimdir peki?
Niye susacağız ki? Orada bu haberin peşinde koşarken yaptığım çağrıyı tekrarlamakta yarar görüyorum; "Silah benim silahımdı" diyen Ağabeyi Alpaslan A. bir kez daha ve adamakıllı sorgulamayacak mı? "Sen bu silahı nereden, kimlerden, nasıl aldın?" denmeyecek mi? Kanlı katiller, itler uğursuzlar, hırsızlar susma hakkını kullanırsa kullansın. Biz niye susacakmışız ki?..
|