| |
Hamas ve zamanlama
Ankara'nın barışa katkı çerçevesinde Hamas'la görüşmesine kimsenin itirazı olamaz. Ancak Hamas heyetinin dün "ansızın" Ankara'ya gelmesinin zamanlama açısından iyi bir fikir olduğundan emin değiliz. Filistin meclisinin toplanması ve Hamas'a hükümeti kurma görevi verilmesi beklenebilirdi.
Ortadoğu barışında önemli bir rol üstlenmek için arabuluculuk fırsatı kollayıp duran Ankara'nın Filistin seçimlerinin galibi Hamas'la en kısa zamanda temas kurmaya çalışacağı belliydi. Başbakan Erdoğan bunun ilk mesajını 27 Ocak'da Davos'ta düzenlediği basın toplantısında verdi: "Filistin-İsrail barışı konusunda Türkiye'nin atması gereken adımlar olduğuna inanıyorum. Biz İsrail ile Filistin arasında bir arabuluculuk görevi üstlenebiliriz." Onu Erdoğan'ın İspanyol "El Pais" gazetesine demecindeki ikinci işaret fişeği izledi: "Türkiye, İsrail ile Hamas arasında, iki tarafın da iyiliği için arabulucu bir rol oynayabilir." Yine o günlerde Dışişleri Bakanı Gül ve Dışişleri Sözcüsü Namık Tan da, Türkiye'nin böyle bir misyona hazırlanmakta olduğuna ilişkin ipuçları taşıyan açıklamalar yaptılar. Ancak hiç kimse bu kadar çabuk harekete geçilmesini beklemiyordu. Yine hiç kimse bu diyalogun Hamas heyetinin Ankara'ya gelmesiyle, yani yüz yüze başlayacağını tahmin etmiyordu. Dışişleri'nin bile ziyarete hazırlıksız yakalandığı, çalakalem ve kötü bir Türkçe ile karalanmış birkaç satırlık ilk açıklamadaki özensizlikten, daha doğrusu fahiş hatadan belli. Şöyle deniyor: "Ziyaret, Hamas tarafının talebi üzerine yapılmakta olup, bakanlık ile yapılacak görüşmelerde 20 Ocak'ta yapılan Filistin Yasama Konseyi seçimlerinden sonra ortaya çıkan durum ışığında uluslararası toplumun beklentileri en açık şekilde iletilecektir." Filistin seçimleri 20 değil, 25 Ocak'ta yapıldı!
Hamas değişime hazır mı? Gelelim ziyaretin zamanlamasına. En radikal lider olarak bilinen Halid Meşal başkanlığındaki Hamas heyetini Ankara'da ağırlamak için koşulların yeterince uygun olduğu görüşünde değiliz. Çünkü, Hamas şu anda sadece Filistin seçimlerini kazanmış hareket konumunda. Henüz hiçbir yetkisi yok. Resmen muhatap kabul edilebilmesi için birçok aşamadan geçmesi gerekiyor: Önce yarın Filistin Yasama Konseyi toplanacak ve Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın açış konuşmasıyla çalışmalarına başlayacak. Ardından Abbas hükümeti kurma görevi verecek. Hükümet kurulacak, programını açıklayacak, güvenoyu alacak. İşte o zaman Hamas "resmi otorite" statüsü kazanacak. Rusya lideri Putin bile bu takvime göre davranıp Hamas heyetini Mart ayının ilk günlerinde davet etti. Ankara ziyarete "Uluslararası toplumun beklentilerini en açık şekilde iletmeyi" gerekçe gösteriyor. İyi ama bu beklentiler sır değil ki! 25 Ocak'ta sandıklar açılır açılmaz "Ortadoğu Dörtlüsü" (ABD, AB, BM ve Rusya) tarafından Hamas'a iletildi: "İsrail'i haritadan silmek" hedefini tüzüğünden çıkaracaksın. İsrail'i tanıyacaksın. Filistin yönetimlerinin İsrail'le bugüne kadar imzaladığı tüm anlaşmaları kabul edeceksin. Silah bırakacak, şiddetten vazgeçeceksin. Hergün her başkentin tekrarladığı, dahası Abbas'ın hükümeti kurma görevini vermek için "Olmazsa olmaz" ilan ettiği 4 koşulu bir kez daha saymak için Hamas heyetinin şu kritik geçiş günlerinde ta Ankara'ya kadar gelmesi ya da getirilmesi ne kadar doğru, ne kadar risk almaya değer; doğrusu tartışmalı... Ayrıca Hamas iktidarı üstlenmeden ve de karşılığında birşey almadan bugüne kadar varoluş nedeni olan 4 dayatmaya "peki" diyebilir mi? Dahası böyle bir şeyi henüz ortada fol yok yumurta yokken Ankara'da kabullenmesi mümkün mü? O zaman Moskova'ya ne "armağan" götürecek? Dileriz, Ankara'nın girişimi anlamsız, getirisi olmayan cesaret örneği olarak kalmaz...
|