Tek sorun Nobre mi?
UEFA Kupası'nın garip statüsünden esinlenerek uygulanan yeni sistemle, hafta içerisinde lig usulü kupa maçları oynanıyor. Türkiye Kupası'nın bu statüsü tam bir felaket... Kimse sistemin nasıl olduğunu, kimin kiminle oynayacağını, gruptan kaç takımın çıkacağını bilmiyor. Bunu bilen de gruptan çıktıktan sonra nasıl devam edeceğini bilmiyor. Maçların arası da uzun olunca yoğun gündem içerisinde takip etmek imkansızlaştı. Bir ürün bu kadar rezil edilir. Halbuki eski knockout sistemiyle heyecanlı ve sürpriz sonuçlara açık maçlar oynanırdı. Şimdi son haftaya girildiğinde Beşiktaş'ın UEFA'daki Guimaraes karşılaşması gibi anlamsız maçlar da oynanacak. Bu kış günlerinde takımlar angarya deplasmanlara zorlanacak. Bir an önce eski sisteme dönmek ve Türkiye Kupası'nı tekrardan heyecanla takip edilebilen bir mücadeleye dönüştürmek şart. Futbol, bir kısım insan bundan para kazansın bir kısmı da bunu yorumlasın diye değil, kitleler takip edebilsin ve zevk alsın diye oynanıyor. Gündemin en önemli konusu ise Nobre. F.Bahçe yönetimi ve Nobre ne kadar kendisini savunmaya çalışsın. Ortada sportmenlik dışı ve yapanın yüzünün kızarmasını gerektirecek bir durum var. Aklıselim F.Bahçe taraftarı da bundan hem üzüntü duyuyor hem de takımını böyle bir konunun muhatabı yaptığından Nobre'ye tepkili... Nobre'nin rakibinin emeğini çaldığı söyleniyor. Asıl çalınan kendi takım arkadaşlarının emeğidir. O gün tüm oyunu rakip sahaya yığan ve iyi bir gününde olan F.Bahçe zaten maçı kazanacaktı. Bu güzel galibiyetin üzerine kara bir lekenin sürülmesine neden olan Nobre'yi ben affetmem.
ÖNÜNÜZÜ SÜPÜRÜN! Ama işin bir başka trajikomik olayı da var. Ülkede kulüp başkanı vuruluyor, milli futbolcular mafyaya bulaşıyor, şikeler ortaya çıkıyor ve komik cezalarla geçiştiriliyor. Milli Takım tarihi bir ceza alıyor, silahı belinde delegelerle siyasete bulanmış futbol genel kurulu yapılıyor, mafya oyuncu menajerliğine ve transferlere bulaşıyor, kulüp genel kurullarında oy karşılığı ihaleler verildiği ortaya çıkıyor, iktidar il başkanının talimatıyla kulüp başkanlığı el değiştiriyor, en köklü takımlarımızdan birinin oyuncuları paralarını almadığı için boykot yapıyor. Yani başka bir ülkenin 100 yıllık futbol tarihinde olmayacak olaylar üç ay içerisinde yaşanıyor. Ondan sonra da bunlar olmamış gibi öyle bir hava yaratılıyor ki sanki futbolumuzun tek sorun Nobre'nin hareketi. Büyük Atatürk'ün F.Bahçe taraftarı olmasıyla övünen ve stadın duvarına "Atam izindeyiz, biz de Fenerbahçeli'yiz" yazan yönetim, sporcularının da onun çizdiği profile uygun olmasını sağlamalı. Ama sırf F.Bahçe'ye zarar vermek için bu olayın üzerine atlayanların da önce kendi kapılarının önünü süpürmeleri şart. Tabii süpürürken kendilerinin de süpürülebileceğini de bilerek.
|