|
|
|
|
|
|
Vahdeddin'in hainliği tartışılırsa Çerkez Ethem'e haksızlık yapılır
İşgal adlı kitabında Çerkez Ethem'i gündeme getiren yazar Teoman Ergül, eski Başbakan Bülent Ecevit'e gönderme yaparak"Padişah Vahdeddin'in hainliğinin tartışıldığı bir ortamda Ethem'e hain demenin haksızlık olacağı fikrinde.
Ve 29 Aralık Kütahya: 4 top ve 1800 atlı bir ihanet. Yani Çerkez Ethem. Bir gece vakti kilim ve halı yüklü katırları, koyun ve sığır sürülerini önüne katıp düşmana geçti. Yürekleri karanlık, kemerleri ve kamçıları gümüşlüydü, atları ve kendileri semizdiler..." Nazım Hikmet Kurtuluş Savaşı Destanı kitabında Çerkez Ethem'den böyle bahseder. Kuvay-ı Milliye'nin kurulmasından önce Anadolu'daki en güçlü ordunun komutanı, isyanları bastıran bir "kahraman" dan "hain"liğe uzanan bir sürecin yolcusudur Çerkez Ethem. Kardeşinin kızı Güner Kuban, kendisiyle yapılan bir röportajda "Çerkez, Yılmaz Güney, Nazım Hikmet gibi vatandaşlıktan atılmıştır, yöneticilere rağmen Çerkez halk kahramanıdır" demişti. Araştırmacı-Yazar Ergun Hiçyılmaz, "Gizli Belgelerle Çerkez Ethem" kitabında temel tartışmanın düzenli ordu üzerine olduğunu vurgulayıp, "keşke Ankara'yla sürtüşmeseydi" demişti. Avukat Teoman Ergül'ün son kitabı İşgal ise, Batı Anadolu'daki milli mücadele sürecini anlatıyor. Çerkez Ethem kitabın olmazsa olmaz figürlerinden ama ana kahraman değil. Ergül, "Çerkez Ethem'in hainliği meselesini zamana ilişkin bir kavram olduğunu, kitabında onun Yunanlılar'a sığındığı dönemin öncesini anlattığını" söylüyor. Padişah Vahdeddin'in hainliğinin tartışıldığı bir dönemde Ethem'e hain demenin haksızlık olacağını" belirterek, sorunu hain ya da kahraman tartışmasına sıkıştırılmaması gerektiği kanısında. Ergül'ün Çerkez Ethem hakkındaki fikirlerini devam romanı Bekleyiş'te göreceğiz. Nurbanu, Altının Laneti gibi kitapların yazarı Avukat Teoman Ergül, kitabı hakkındaki sorularımızı cevapladı.
- Şu sıralar Çılgın Türkler kitabının çok satmasında da olduğu gibi tarihi romanlara ilgi arttı. Sizin kitabınızı da bu durumun bir parçası olarak değerlendirebilir miyiz? - Bana göre roman, kurmaca düzyazının yazara tanıdığı geniş özgürlük ve deney alanı nedeniyle, gelişmekte olan, henüz tamamlanmamış; bir bakıma tamamlanması da olanaksız tek türdür. Tarihi roman da bu geniş, kesin sınırları belirginleşmemiş alanda yer almaktadır. O da aynı değişkenliğe sahiptir. Sir Walter Scott'un Waverley romanından bu yana pek çok tarihi roman şablonu ortaya çıktı. Benim kitabım da bunlardan biri.
- Romanı yazarken tarihsel olgulara bakışınız nasıl oldu? - Romanlarımda ve dolayısıyla İşgal'de tarihi gerçekleri çarpıtmamaya bir aydın olarak özen gösterdim. Ünlü tarihçi Eric Hobsbawn'ın, romancı olmadıklarını vurguladığı, tarihçiler için söylediği çifte sorumluluk söz konusudur. Yani tarihsel olgulara karşı genel sorumluluk ve tarihin siyasi ve ideolojik amaçlara alet edilerek kötüye kullanılmasına karşı sorumluluk. Tarihi anlatmak roman değildir. Roman ne kadar özen gösterilirse gösterilsin tarih de değildir. Buket Uzuner'in güzel bir tespiti var: "Yazar, tarihe çok girerse hayal gücünü yitiriyor, tarihçi ise bilimselliğini. Onun için romanı, roman diye okumak ve değerlendirmek gerekiyor.
- Romancının burada işlevi nedir? - Tarih metni ne kadar renkli yazılırsa yazılsın; olaylar, kişiler ve ortam yeterince netleştirilemeyecek ve biri birinden kopuk olarak ele alınacaktır. Romancı bunları birleştirmek, bütünleştirmek olanağına ve şansına sahip. Bunları biri birleri ile ne kadar kaynaştırabilirse o kadar güzel, okunabilir ve edebi bakımdan değerli bir ürün ortaya çıkarmış olacaktır.
- Kitabın temel odağı olmasa da Çerkez Ethem önemli bir yer kaplıyor.. Biliyorsunuz Çerkez'le Ankara'dakiler sorun düzenli ordunun kurulmasıyla ortaya çıktı ve Çerkez'in Yunanlılar'a sığınmasına kadar gitti? Bu konulardaki düşünceleriniz nelerdir? - Kurtuluş Savaşı'nın önderi Mustafa Kemal Paşa'nın elbette ki bir asker olarak kafasında düzenli ordu var. Ancak o günlerde bütün çaba ayakta kalabilmek, tutunabilmek için. Bir yandan düşmanın işgali diğer yandan bu işgali kutsayan halife-padişah ve İttihat Terakki düşmanları. Onun için batı Anadolu'da oluşan güçlere, başta Çerkez Ethem olmak üzere "kurtarıcı" gözüyle bakılmış ve bağır açılmıştır. Burada altını çizerek söylemek istediğim şey, Ankara'ya nefes aldıran ve Kurtuluş'u bekleten, hayal ettiren güç sadece Çerkez Ethem değil. Batı Anadolu'da Akhisar Alayı, Soma Alayı, Karakeçili Arif, Refet Bey'in Muğla, Denizli dolaylarından emrinde topladığı efeler. Mestan Efe gibi niceleri var. En önemlisi batı Anadolu halkı. Anadolu'nun diğer bölgeleri isyan ile çalkalanırken buralar isyancıların üzerine, düşmanın üzerine asker sevketmiş. Diğer yanda askerler var. Ali Fuat Cebesoy, Binbaşı Nazım, Çolak İbrahim. Çerkez Ethem'in bütün bunların arasından çıkarak bir "mithos" yaratmasının üzerinde durmak gerekiyor. Bu yokluklar içindeki Ankara'nın özellikle karşı cephedekileri sindirmek için yarattığı bir olgu da olabilir. Bu kitapta bunun ipuçları var
- Kitabınız Çerkez Ethem üzerine değil ama yine de söylediğiniz gibi "Çerkez mithos"una ilişkin şeyler de var? - Bölge ve olaylar yazılırken olayların odağındaki Çerkez Ethem de ihmal edilemezdi ve edilmedi de. 1950'den sonra resmi tarihe karşı çok özel bir kampanya başlatıldı. Cemal Kutay, Feridun Kandemir, Cevat Rifat, Necip Fazıl gibi isimler "gerçekleri açıklıyoruz" yaygarası ile tarihi alt üst etmeğe çalıştılar. Resmi tarihi alt üst edeceğiz diye kendi özel tarihlerini yazdılar. Sonra bunlara solcular da katıldı. Ethem'i hiç ilgisi olmayan sol hareketin liderliğine oturttular. Çerkez Ethem bu furyada öne çıkarılmış oldu. Kurtuluş Savaşı'nı neredeyse onun kazandığını söyleyeceklerdi. Bu durum o kampanyaları yürütenler için de bir ihtiyaçtı. Oysa Çerkez Ethem'in Kurtuluş Savaşı'nın ilk bir yılı içinde önemli bir işlevi var. Elhak onu da yerine getirmiştir. İşgal'de bu anlatılıyor. İkinci kitabımız Bekleyiş'te de devam edecek. Dolayısıyla Çerkez Ethem'e ilişkin asıl düşüncelelerimin geçeceği kitap Bekleyiş'tir. Bu konuda son zamanlarda, yayımlanan bazı eserler var. İbrahim Ethem (Akıncı)'nın "Demirci Akıncıları" kitabı gibi. Ethem'in ordunun önünden Demirci ve Gördes'e gidişini, Yunanlılarla temasını anlatıyor. Bezmi Nusret Kaygısız'ın "Bir Roman Gibi" adlı kitabı var. Ethem'in bölgeye gelişini, gücünü, kuvvetini, davranışlarını anlatıyor. Hacim Muhittin Çarıklı'nın "Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri ve Hacim Muhittin Çarıklı'nın Kuvayı Milliye Hatıraları" var. Sonra İlhan Tekeli ve Selim İlkin'in gün yüzüne çıkardıkları "Ege'deki Sivil Direnişten Kurtuluş Savaşı'na Geçerken Uşak Heyet-i Merkeziyesi ve İbrahim (Tahtakılıç) Bey" kitabı var. Ethem'i takip eden İzzettin Çalışlar'ın anıları yayımlandı.
Nuh KÖKLÜ
|
|
|
|
|
|
|
|
|