|
|
|
|
Kapatılsın mı?
Heidi Fleiss adında güzel ve alımlı bir kadın, 1 Mayıs 2003'te mini etek ve dekolte bir bluzla Avustralya borsasına girer. Amacı, borsaya kote olan ilk genelev (Daily Planet) kağıtlarının lansmanıdır. Varlığı işe yarar, kağıtların değeri iki katına çıkar. Kağıtlara saldıranlardan biri şöyle der: "Seks piyasası hiç doymaz, öyleyse bu alana neden yatırım yapılmasın ki?" Fuhuş artık, amacın para karşılığı seksüel hizmet sağlanması olduğu bir arz ile bir talebin karşılaştığı bir piyasa olarak tanımlanmaktadır. Bugün dünyada 2 milyondan fazlası çocuk, 6 milyonu aşkın insan fuhuş sektöründe sermaye olarak çalışıyor. Fuhuş sektörünün uluslararası düzlemde yıllık getirisi 75 milyar dolar. Bu rakam, uyuşturucu ve silah ticaretinden elde edilenden daha fazla. Kanada'da bir muhabbet tellalı ortalama olarak bir "kız"dan yılda 150 bin dolar kazanıyor. Bugün AB'nin 15 ülkesinde sadece Doğu Avrupa ülkelerinden gelme 300 bin fahişe var. Emekli Fransız fahişe Agnes Laury, fahişeleri "erkekler tarafından erkeklere satılan mallar" olarak tanımlıyor. ABD'de 30 dolara satılan "Uluslararası Seks Rehberi", okuyucularına dünyanın her yerinde "iyi seks planları" sunuyor. Bu kitapta, "Çinliler zenginleşmeye başladıklarından beri, parası, ilişkileri ve entelektüel kapasitesi olmayan kadınlar hızla zenginleşmek için tek kozlarını oynadılar. Onlara bir genelev yapmak için bir oda, bir yatak ve kırmızı bir lamba yetiyor. Bu kadınlar böylece müşteri başına 30 dolardan, fabrikada günde 4 dolara çalışanlardan çok daha fazla kazanıyorlar. Az gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde gerçek işte böyle". Rehber şöyle sürdürüyor: "Eğer bir kişi, köleci bir patron uğruna helak olmaktansa, bedenini bu şekilde kullanmayı tercih ederse, neden olmasın? Bu, sizin bedeniniz değilse, sizi ilgilendirmez."
'BIRAKINIZ YAPSINLAR' Liberalizmin insan bedeni ticareti konusunda geldiği nokta işte budur: "Bırakınız yapsınlar." Ama özellikle sol siyaset ve kadın hareketleri fahişelik, genelev ve seks ticareti konularına farklı noktalardan bakmaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 1949'da "insan ticaretinin ve başkasının fahişeliğinin sömürülmesinin takibi ve yok edilmesi" konusunda karar almış olmasına rağmen, Avrupa'- da bir tek İsveç'te fahişelik ve muhabbet tellallığı yasadışıdır. Hollanda'da fuhuş bir hizmet, muhabbet tellallığı da bir girişim sayılıyor. Diğer AB ülkeleri ise konuyu görmezden geliyor. Örneğin Fransa'da genelevlerin 1946'da kapatılmış olmalarına rağmen, fuhuşa göz yumuluyor. Bu konudaki mücadelesiyle tanınan bayan milletvekili Françoise de Panajieu, "fuhuşu kurala bağlamanın ve kamu sağlığını korumak için genelevleri yeniden açmanın" peşinde. Solcu kadın filozof Elisabeth Badinter ise "fahişelik yapmak isteyenler yapsınlar ama kölelikle mücadele edelim" diyor. Fahişeyi bir emekçi olarak gören bu duruşun karşısındaki bakış ise, genelevi yeniden açmanın "şiddeti, küçümsemeyi, aşağılamayı, dışlamayı, temel insan haklarına saldırıyı meşrulaştırmak; muhabbet tellallığını meşrulaştırmak, büyük kazançları aklamak, ayrıca fahişeleri ayrı bir yerde tutarak, temiz topluma mensup olanların ruhlarını kurtarmak" olduğunu ileri sürüyor. Fakat bugün bütün dünyada fuhuş sektörünün GSMH'ya katkısı vazgeçilemez bir rakam oluşturmakta. Bu katkı birçok Üçüncü Dünya ülkesinde birinci sırada. Doğu Avrupa'nın bazı ülkeleri ile Kara Afrika'nın büyük bölümü için de aynı şeyleri söylemek mümkün. Buralarda hükümetler de bu durumdan muazzam paylar alıyor, mafya en büyük gelirini bu sektörden sağlıyor. Feministler bu noktada ikiye bölünüyor. İlgacılar, fuhuşun kadını cinsel obje haline getirerek alçalttığını düşünüyor. Fahişelerin her zaman kurban olmadığını söyleyen radikal feministler ise, fuhuşun kadını hiç de alçaltmayan ekonomik bir alışveriş olduğunu söylüyor. Tezlerini kanıtlamak üzere, evlilikte de cinsel bir pazarlığın olduğunu, yemek ve barınma karşılığı "kadınlık ödevi" takasının bulunduğunu ileri sürüyorlar. Ama fahişelerle yapılan geniş kapsamlı bir anket, onların yüzde 92'sinin bu hayattan hemen kurtulmak istediğini, ama kurtulamadığını ortaya koyuyor. Sonuçta tartışma, 19. yüzyılın başındaki ahlaki boyutundan çok daha ileri noktalara gelmiş bulunmaktadır. Artık fahişelik bir ahlaksızlık mı, müşteriler suç mu işliyorlar soruları gündemden düşmüştür. 20. yüzyılın sonunda tartışma etik bir boyuta gelmiş ve 21. yüzyılda da bu doğrultuda sürmektedir; fuhuş, kaldırılması gereken bir sömürü, bir kölecilik mi, yoksa katılanların diğer emekçilerden farklı olmadığı, düzenlenmesi gereken serbest bir ekonomik faaliyet midir? Dünya gerçeği, milyonlarca kadının birer seks kölesi olarak, başkalarının hesabına tahammül edilmez koşullarda, sözüm ona "dürüst" toplumun namusunu korumak için çalıştığını göstermektedir. Fuhuş, elbette insanın yarısı olan kadının onuruna ağır bir saldırıdır. Ama kökünün kazınması, tüm dünyada kadını "erkeğin hizmetinde bir tür" olarak gören köklü zihniyetin kırıldığı gerçek özgürlük ortamını gerektirir. Bu, şu an için olanaksız, o halde genelevlerin olabildiğince düzenlenmesi ve "kızların", her yurttaşın hakkı olan güvencelere kavuşturulmalarından başka çare yok. Mehmet Ali Kılıçbay makilicbay@superonline.com burun farkı
Mehmet Ali Kılıçbay
|
|
|
|
|
|
|
|
|