Cari açığın ilacı yabancı sermayede rekor: 9 milyar $
Türkiye yakın vadede cari açığı düşüremeyecek, ama bunun yüzde 40'ını doğrudan yabancı sermayeyle finanse edecek duruma geldi. 2005 yılında 9 milyar dolarla son 25 yılın toplam yabancı sermaye miktarının neredeyse yarısına ulaşılacak.
Geçen yılın ödemeler dengesi verilerinin bugün açıklanması bekleniyor. Aralık ayında 3.9 milyar dolarlık dış ticaret açığına karşılık 3 milyar dolar civarında cari açığın ortaya çıkacağı tahmin ediliyor. Yılın 22 milyar dolarlık cari açıkla kapanması beklenebilir. Bu da, geçen yılın 15.6 milyar dolarlık açığının yaklaşık yüzde 43 üzerinde ve GSMH'nın yüzde 6.2 düzeyinde.
Üç kaynak besliyor Cari açıktaki büyüme üç kaynaktan besleniyor. Bunlardan biri büyüme, diğeri sermaye hareketlerinin sonucu olarak kur düzeyinin düşük kalmasının ithalatı azdırmasına karşılık ihracatı zorlaştırması, üçüncüsü de artan petrol fiyatları. Bu üç faktörde yakın vadede değişme beklenmiyor. Yani ekonomide büyüme devam edecek. Sermaye hareketlerinin sürmesi ve en azından yerli paranın çarpıcı şekilde değer kaybı tahmin edilmiyor. Geçen hafta hükümet ile ihracatçılar Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda bir araya geldiler. Kur politikasında herhangi bir değişiklik yok. Buna karşılık hükümet ihracatçıların rekabet gücünü artıracak başka çözümler üzerinde duracak. Yani kurda tersine bir hareket yakın gelecekte umulmuyor. Petrol fiyatlarının da yüksek düzeylerini koruması bekleniyor.
Açık büyüyecek Bütün bunlardan cari açığın 2006'da da yüksek düzeylerini koruyacağı sonucu çıkartılabilir. Hükümetin resmi tahmini 22 milyar dolar olacağı yönünde. Ancak ekonomistlerin tahminleri 26-27 milyar dolarda yoğunlaşıyor. Yani cari açıktan yakın vadede kurtuluş yok. Bu açığı vereceğiz. O zaman iş dönüp dolaşıp açığın finansmanına geliyor. Son yıllarda "net hata ve noksan" kalemi içinde kaynağı belli olmayan bir sermaye girişi sürüyor. Bu, açığın bir bölümünü finanse ediyor.
9 milyar dolarlık sermaye Geriye kalan bölümü de borç doğuran ve borç doğurmayan diğer işlemlerle karşılanıyor. Tercih edilen ve kaliteli finansman diye tanımlanan da elbette borç doğurmayan işlemlerle açığın finanse edilmesi. Burada da, doğrudan yabancı sermaye girişi belirleyici oluyor. Evet, cari açık rekorda ama doğrudan sermaye girişi de rekorda. Bitişikte bunun bir tablosu yer alıyor. Hafta içinde Hazine Müsteşarı İbrahim Çakançı, geçen yıl itibariyle yabancı sermaye girişinin 9 milyar doları geçeceğini açıkladı. Bu aynı zamanda aralık ayı için 3 milyar dolar civarında bir sermaye akımı demek. Çünkü 11 aylık dönemde 6.3 milyar dolarlık bir rakama ulaşılmış zaten. Telekom'un ilk taksidi aralık ayında geldi. Bunun da etkisiyle şimdiye kadarki aylık bazda en yüksek sermaye girişi aralıkta gerçekleşecek. Aynı zamanda 9 milyar doları aşkın bir rakamla en yüksek yıllık doğrudan sermaye girişini de 2005'te göreceğiz.
Patlama yılı 2005 Bir yılda 9 milyar dolarlık sermaye girişi Türkiye için gerçekten şaşırtıcı bir başarı. Çünkü bitişikteki tablo, 1980- 1999 arasını kapsayan 20 yıllık dönemdeki kadar yabancı sermayenin, sadece bir yılda çekilebildiğini gösteriyor. 20 yıllık süreçteki toplam net yabancı sermaye girişi 9.4 milyar dolar olmuş. 2000-2004 arasındaki beş yıllık dönemde de 9.8 milyar dolarlık yabancı sermaye çekilmiş. 25 yılın toplamı ise 19.2 milyar dolar. 2005 yılındaki sermaye, son beş yılın toplamına eşit, son 25 yıllın da yaklaşık yarısı düzeyinde. Bu da bize, yabancı sermayede 2005'in tam bir patlama yılı olduğunu gösteriyor. Hem büyük özelleştirmelerin gerçekleştirilmesi hem de yerli büyük özel sektör şirketlerinin yabancı ortak alımı veya doğrudan yabancıları satışı yoluyla böyle bir rakama ulaşıldı.
Finansmanın önemi 9 milyar dolarlık doğrudan sermaye girişi, oluşacak 22 milyar dolarlık cari açığın yüzde 40'ına varıyor. Açığın bir bölümü zaten "net hata ve noksan" kaleminde gelen parayla karşılanıyor ama yüzde 40'ı doğrudan sermaye girişiyle finanse edilir hale geliyor. 1993 ve 2000 yıllarında ise bu oran yüzde 10'da kalmış. Açığın ancak yüzde 10'u kalıcı sermaye ile karşılanabilmiş. Bu da bize yüksek cari açık düzeyinde yüzde 10'lu rakamların yeterli olmadığını gösteriyor. Cari açığı yapısal sorunlardan dolayı kısa vadede durdurma elimizde değil. Ama bu açığın finansmanını kalıcı sermaye girişiyle gerçekleştirme fırsatını yakaladık, artık bu elmizde. Yeter ki, bu fırsatı çeşitli nedenlerle tepmeyelim.
Sonuç-"Yapmayı öğrenmek zorunda olduğumuz her şeyi; yaparak öğreniriz" Aristo