|
|
Kaybedince mi aşk kıymetli oluyor?
Nedense kadınlar olarak erkeklerin aşkından hep kuşku duyarız. Bizi sevdiklerine yürekten inanmak istesek de, ilk fırsatta başka kızlara bakacaklarını ve yine ilk fırsatta başkasının koynuna gireceklerini biliriz. Onlar da saklamazlar tek çiçekle ömür geçiremeyeceklerini... Yine de istekleri bizim tek kişiyle, yani sadece onlarla yetinmemizdir. Koşulsuz, şartsız boyun eğmemizi, yalnız ve yalnız onlarla idare etmemizi isterler. Olur da gözümüz başkasına kayarsa, onların verdiği sevgi ve yaşamla yetinmez, başka arayışlar içine girersek, kafamız karışırsa örneğin, hemen değişirler. Ne kadar önemli olduğumuz o zaman akıllarına gelir. Bir bakıma kaybettiklerini veya kaybedeceklerini anladıkları anda... Terk edilmek veya bir başkasına tercih edilmek üzer onları. Bir anda vazgeçilmeyen ve paylaşılmayan kişi oluruz. Televizyon dizilerinde izliyoruz erkeklerin nasıl büyük aşk acısı çektiklerini. Aşk Oyunu, Acı Hayat, Ihlamurlar Altında vs... Onlarla birlikte üzülüyoruz ama yine de inandırıcı gelmiyor bir türlü. Ya her şey yolunda giderse örneğin, ne olacağını merak ediyor insan. Yani diyelim ki; kadınlar sevgileri ve sunduklarıyla yetindi; parayı, kariyeri aşka tercih etti ama onların gözü bir başkasına kaydı. Tamam, her şeyin bir sonu, bedeli var ama... Öyle bir durumda erkekler pek arkalarına bakmıyorlar, kadının gözünün yaşına da... Hatta "Ben mi istedim fedakarlık yapmanı?" bile diyorlar...
|