kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Karımı boşanmaya ikna edin doktor çünkü ben eşcinselim
Karımı boşanmaya ikna edin doktor çünkü ben eşcinselim
Espri gücü olan çiftler ayakta kalıyor
Öfke şiddete dönüşebilir

Evli ama gay olanlar var

Evlilik ve cinsel terapiler üzerine yoğunlaşan Prof. Dr. Mehmet Z. Sungur , evlilik terapisi için kendisine başvuran çiftler arasında pek çok eşcinsel 'koca' olduğunu anlatıyor.


Karımı boşanmaya ikna edin doktor çünkü ben eşcinselim

Günümüzde her iki evlilikten biri boşanmayla sonuçlanırken beraberliklerini yoluna sokmak için terapitlere başvuran çiftlerin sayısı da artıyor. Psikiyatrist Prof. Dr. Mehmet Z. Sungur çiftlerin genelde evliliklerinin bittiğini birbirine ispat etmek için bir uzmana başvurduğunu söylüyor.

-Siz daha çok evlilik ve cinsel terapiler üzerine yoğunlaşan bir hekimsiniz. Bu hangi uzmanlık alanına giriyor? - Ben kognitif, yani bilişsel terapiler üzerine çalışıyorum. Türkiye Kognitif ve Davranış Terapileri Derneği'nin başkanıyım. Bir süre öncesine kadar da Avrupa Birliği derneğinin başkanıydım.

- Bilişsel terapinin görevi nedir? - Örneğin yolda giderken tanıdığınız biri size selam vermedi diyelim. Buna her insan farklı tepki gösterir. Örneğin bir duygu öfkedir: "Ne ukala adam beni tanıdığı halde selam vermiyor" dersiniz. İkinci bir duygu üzüntü: "O da benim değersiz olduğumu anladı ve beni selam vermeye değer bulmuyor." İşte biz bu arada otomatik olarak oluşan düşünce biçimini çok seçenekli hale getirerek, duyguların yoğunluğunu azaltmaya çalışıyoruz. Yani o adama öfke duymak yerine, sizinle hiçbir alakası olmayacağı ihtimalini de düşünmesini öğretiyoruz. İşte bu bilişsel terapi.

- Bunu da evlilik veya ilişki terapilerinde çok sık kullanıyorsunuz... En çok hangi sorunlarla geliyor çiftler size? - Sorun ne olursa olsun, en temel problem iletişimsizlik. Eşler birbirleriyle konuşmasını beceremiyor. Her konuşmayı iletişim zannediyorlar ama öyle değil.

- İletişim nedir peki? - Birbirini anlamaya çalışmaktır. Oysa çiftler ne zaman konuşmaya başlarsa başlasın bu tartışmaya dönüşüyor. O zaman şöyle düşünüyorlar: "Yine konuşmaya başlayacağız ve yine kavgaya dönüşecek. O zaman hiç konuşmayalım daha iyi." Bir de çiftler masadan kalkarken mutlaka uzlaşmış olarak kalkmak istiyor. Uzlaşamadıklarını gördüklerinde de hemen şöyle düşünmeye başlıyorlar: "Biz o kadar farklıyız ki!" Bunun için evli olmak da şart değil, bir ilişki içinde olmak yeterli.

- Ama nedense hep evlendikten sonra anlıyor kadın ya da erkek ne kadar farklı olduğunu... - Çünkü aşıkken bu farklılıklar göze çarpmaz. Aşk bir görme kusurudur. Ama evlilik bu kusuru düzeltir. Bir anlamda gerçeği görmeyi sağlar.

- Gerçeği görünce beraberliğin yürüme olasılığı çok azalıyor tabii... - Gençler genellikle sorun çıkmaması pahasına, "Peki senin dediğin gibi olsun" diyor ama bunu bir yere kadar yapabiliyor. Karşısındaki de bu sefer "Hani benim dediğim gibi olacaktı" diye söylenmeye başlıyor. Niye? Çünkü buna zihinleriyle karar veriyorlar, kalpleriyle değil. Öyle olunca da bir yere kadar onay verebiliyorlar istemedikleri bir şeye.

- Kadın ve erkek nerede ayrılıyor birbirinden? - Erkek problem çözmek üzere yetişmiştir. Kadın ise problemi çözmek değil paylaşmak ister.

- Örnek verebilir misiniz? - Diyelim kadın kocasına iş yerindeki bir sorununu aktarıyor. İyi koca diyor ki, "Bak böyle böyle yapmış olsaydın bugün bu sorunları yaşamayacaktın." Biraz daha maço olanı ise "Merak etme yarın gider ben o patronuna haddini bildiririm." Bunların ikisi de kadının istediği şeyler değil. Kadın ne bir öğretmen ister, ne de problemini onun yerine çözecek birisini. Paylaşmak, dinlenmek ve anlaşılmak ister sadece. Erkek ise tamircidir, işi hemen halledip diğerini geçmek ister. O iş yarım kalırsa başka bir iş yapamaz çünkü.

- Peki ne tavsiye ediyorsunuz siz uzlaşamayan çiftlere? - Her şeyi bir yana bırakın ve tek bir konuda uzlaşın; uzlaşamadığınız konusunda... Aynı görüşte olmayabilirsiniz ama masadan kalkarken uzlaşmış olarak kalkmanız şart değil. Önemli olan birbirinizi dinlemek ve anlamaya çalışmak. Bir de sorunlarını somut olarak ortaya koyamıyorlar. Mesela kadın diyor ki "Ben ilgi istiyorum." İlgiden kastettiğiniz ne, bunu ortaya koymanız lazım. Çünkü adama göre işten direkt eve gelmek bile yeterince ilgili olduğu anlamına gelebiliyor...

TERAPİYE GİTMEK MODA
- Son dönemde birçok çiftin evlilik terapisi için psikolog ya da psikiyatristlere başvurduğuna tanık oluyoruz. Oysa eskiden insanlar rahatsızlıklarında bile psikoloğa gitmezlerdi. Ne değişti? - Psikiyatri yalnızca hastalık halinin tedavisi için mevcut olan bir sistem değil. Aynı zamanda iyilik halinin devamı için de gerekli. İnsanlar bunu fark ediyor ve psikiyatri daha doğal ve kabul edilir hale geliyor. Bir de artık insanlar şunu biliyor, eskisi gibi bir kere evlendiniz mi sonsuza kadar evli kalmak zorunda değilsiniz. O yüzden de bugün dünyada evliliklerin yarısı boşanmayla sonuçlanıyor. Yalnızca Batı'da değil, Doğu'da Sovyetler'de de öyle.

- Peki neden hala evliliğe oynuyor insanlar? Yani yarısı kaybederken... - Çünkü herkes diğer yüzde 50'nin içinde yer alacağını düşünüyor. Yani boşanmayacağına inanıyor. Ama bir yandan da hukuk boşanmaları kolaylaştırıyor. İşte bu noktada evliliklerin ayakta kalabilmesi için çift terapistlerine daha çok ihtiyaç var.

- Şunu çok merak ediyorum. Size gelen çiftler gerçekten ayrılmak istemedikleri için mi oradalar? Yani ne istediklerinin farkındalar mı? - Bu güzel bir soru. Eşler genelde terapisti hakem yapmak için oradalar. "Karım böyle yapıyor doktor bey. Şimdi ben haklı mıyım, haksız mıyım siz söyleyin!" Ben de diyorum ki "Ben ne hakimim ne de hakemim. Ben hekimim." Ben kimin kimden üç kilo daha az ya da fazla hatası olduğunu söylemektense, ortada bir problem varsa bunun ortak olarak halledilmesi gerektiğini göstermeye çalışırım. Evlilik bir takım işidir çünkü. Hem siz hiç kendi kendine kavga eden adam gördünüz mü? En az iki kişi vardır. Bir de bize gelip sihirli bir ilaçla her şeyin dört dörtlük hale geleceğini düşünenler var. Örneğin cinsel sorunları olan çiftlere bazı teknikler anlatırken adamcağız diyor ki, "Bir dakika doktor bey, biz belli bir yaşa gelmiş insanlarız. Bu yaştan sonra seks oyunları falan oynayamayız. Bunun bir hapı veya iğnesi varmış. Onu verin gidelim!" Hepsinden daha acıklısı ise eşlerin bazen birbirlerine evliliklerinin bir profesyonel yardımıyla bile yürümeyeceğini ispat etmek için gelmeleri.

- Aslında niyetleri ilişkilerini düzeltmek değil, öyle mi? - Eşlerden biri bu ilişkiyi kafasında çok net bitirmiş oluyor. Ama çevre ne diyor? "Bir dakika bu kadar kolay ayrılamazsın. Bir profesyonele gittiniz mi?" Şimdi bir de profesyonele gitmek moda ya... Dolayısıyla terapiste geliyor ve eşine diyor ki, "Gördün mü bak, terapiste gittik, o bile işe yaramadı."

- Bu durum her iki taraf için de büyük zaman kaybı. Peki siz kimi terapiye alıp almayacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? - Önce tek tek görüşüyoruz eşlerle. Çünkü yalnızken size eşinin yanında hiç söylemeyeceği şeyler anlatıyor. Örneğin "Doktor bey bu evliliğin düzelmesine imkan yok çünkü ben eşcinselim. Ne olur karımı ayrılmaya ikna edin." Ya da "Ben cinsel ödevimi yapamıyorum çünkü ben küçüklüğümde babam tarafından tacize uğradım." Bu durumda terapiyi ertelemeniz gerek ama karşı tarafa da bir açıklama yapmanız lazım. Etik olarak da kişi istemediği sürece bu bilgiyi saklamak zorundayız.

- Siz eşcinsel olduğunu söyleyen adamın karısına nasıl yaklaşıyorsunuz peki? - Kişinin eşcinsel olduğunu terapistine açıklaması bunu eşine de söylemeye hazırlandığının göstergesidir aslında. Bu durumda biz o kişiyi, gerçekleri karısına bir an önce anlatması yolunda telkin ediyoruz. O da bunun getirdiği yükten kurtulmak istiyor zaten ve bir süre sonra da eşine açılıyor.

- Kadınlar son yıllarda beğendikleri her erkeğe şüpheyle yaklaşır oldu. Eskiden dürüstlük, doğruluk aranırken şimdi "Aman eşcinsel olmasın" deniyor. Toplumda eşcinsellerin sayısı gerçekten artıyor mu? - Eşcinsellik popülerize olduğunda eşcinsellerin sayısı artar diye, yanlış bir düşünce var. Halbuki hiç alakası yok. Hiç kimse "Bak o da eşcinselmiş, hadi ben de eşcinsel olayım" demez. Bu öğrenmeyle, özendirmeyle olan bir şey değil. Dolayısıyla eşcinseller giderek artıyor diyemeyiz. Onlar hep vardı ama toplum tolare edemiyordu. Şimdi ediyoruz ve onlar artık kendilerini daha rahat ifade edebiliyorlar.

lknur K. AKMAN

DİĞER YAŞAMA DAİR HABERLERİ
 Karları aştım da geldim Beyaz'ım
 Doğal yollarla hormon tedavisi
 Versace Miami'ye geri döndü
 Modada Afrika rüzgarları
 Büyükçekmece'de kuğular avlanıyor
 Bırakın saati o düşünsün
 Telefonlar bile moda kurbanı
 Griple savaşta kalsiyumdan yararlanın
 Farkında olmadan yaşıyoruz
 Anne beni taşısana
 En çok Cazdan ilham alıyorum
 Müzik tarihine yolculuk
 Sezen Aksu da panelist olacak
 Satır arasında kalanlar
 S t i l
 Taksitli satışı biz başlattık
 Çocukların da derdi var
 Ayrılık acısı çok zor
 Muhteşem göğüsler için
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
SEDEF ECER
30 ülkede 2 bin kişiye sorulan evrensel soru
"6 Milyar...
FİLİZ AKIN
Tebrik mi geçmiş olsun mu?
Yeşim'le İlker'in düğününe...
AYŞE BRAV
Ülkemden absürt insan manzaraları
Benimle beraber...
SUNAY AKIN
Nedir değişen?
Trabzon'un yolları yokuştur,...
PROF. DR. ERDEM YEŞİLADA
Yeşil çay, kolesterol ve kanser
Binlerce yıldır...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
Altını ıslatan çocuğunuzu suçlamayın
Gündüz altını...
Körfez savaşında kafayı yiyenlerin hikayesi
Körfez savaşında kafayı yiyenlerin hikayesi
Kubrick'in "Full Metal Jacket"ı kıyaslanabilecek bir savaş filmi olan...
Berlin'de ustalar geçidi
Berlin'de ustalar geçidi
Dünyanın Cannes'ın hemen ardından ikinci büyük sinema festivali olan...
Kuru gıda sektörünün yüzde 80'i kayıt dışı
Mehmet Reis, kuru gıda alanında çekirdekten yetişmiş, kendi soyadını...
Vücudum kaslı cesedim yakışıklı
Özellikle sporcuların günlük beslenme düzenlerini desteklemek amacıyla...
Makyajda da geyşa modası
"Bir Geyşanın Anıları" filminin etkileri moda ve kozmetik dünyasında da...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.