Bütçe iyileştikçe istihdamın üzerindeki vergi yükü azaltılsın
Dünkü Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda giderek artış hızı düşen ihracatın sorunları masaya yatırıldı. İhracat sorun olmakla birlikte aslında sorun sanayinin ve dolayısıyla ekononinin. Çünkü dışa satış yapmanın yolu öncelikle rekabetçi fiyatla mal üretmekten geçiyor. İşte Türkiye son yıllarda bu konuda zorlanmaya başladı. Çünkü, üretimde Çin sahneye çıktı. Özellikle ucuz işçilik avantajını kullanan Çin'in mallarıyla hemen hemen hiçbir ülke rekabet edemiyor. Çin'in ucuz mal üretmesi ve bunu satması dünyada genelde enflasyonun düşüşüne katkı yaparken, bazı ülkelerin üretimlerini vuruyor. Bundan Türkiye de payına düşeni alıyor. Tıpkı tekstil ve konfeksiyonda 2005'te kotaların kalkmasıyla Türkiye'nin zorlanması gibi.
İlk kez yaşandı Bitişikte geçen yılın sanayi üretimi rakamları sektörel bazda veriliyor. Sanayi üretiminin, ihracatın, istihdamın ana sektörü halindeki tekstil, konfeksiyon ve deri işlemeciliği üretimi, yüzde 4.9'luk genel imalat sanayi üretimine karşılık yüzde 10'ları aşan daralma yaşadı. Tekstil yüzde 11.9, konfeksiyon yüzde 12.5 ve deri yüzde 19.8 küçüldü. Ana sektörde bu boyutta küçülme ilk kez gerçekleşti. Kriz yılı 2001'de bile böylesine bir küçülme yaşanmamıştı. Burada Çin faktörü önemli. Neyse ki yıl ortasında Çin ürünlerine 2008 yılına kadar kota koyma hakkı yeniden kullanılmaya başlandı. Yoksa daha kötü bir sonuç ortaya çıkabilirdi. Ama bu çözüm değil. 2008'e çok az zaman kaldı. Üstelik 2008 sonrası için kısıtlamaların kalkması kesintiye uğratılamayacak.
Kur dokunulmazlığı Yine dünkü toplantıda kur da konuşulmuş; tartışılmış. Ama sonuç yok. Olması da çok zor. Çünkü, 2001 krizi başında IMF'nin de dayatmasıyla Türkiye dalgalı kura geçti. Sermaye hareketlerinin yoğunluğu yanında ekonomide sağlanan istikrar ve AB ile müzakereler yerli paranın değerlenmesini beraberinde getiriyor. Düşen kurlar ihracatta kâr marjını ve Türkiye'nin rekabet gücünü azaltıyor. Ancak öncelikle IMF'nin ve TCMB'nin oluru olmadan ve enflasyonda, kamu borçlanmasında, bazı şirketlerin borçlarında artışı göze almadan kurun yükseltimesi veya kur rejiminin değiştirilmesi mümkün değil.
Yapısal dönüşüm O zaman iş dönüp dolaşıp, kur ve Çin dışındaki çözümlere geliyor. Bu da, üretimin ve iş yapmanın üzerindeki kamusal yüklerin azaltılmasına dayanıyor. Maliyetler içinde en büyük kalem işçilik. İşçilik üzerinde en büyük yük de istihdam vergileri. Ücretin yüzde 42'si vergiye gidiyor. Bütçe açığını da, AB ülkeleri düzeyine indirdiğimize göre, istihdamın üzerindeki yükleri bir ölçüde hafifletebiliriz. Bütçede sağlananan iyileşme ancak böyle amaçlar için kullanılırsa anlamlı olur. Başka önlemleri de almak koşuluyla bu, hem istihdamı teşvik eder hem de rekabet gücünü artırır. İstihdam vergilerini normal düzeylerine indirmek, zaten teşvikleri kaldırıp yerine yatırım ortamının iyileştirilmesini koyan ekonomik programın bir gereği. Özel sektörün yapısal dönüşümü için istihdam vergisinin azaltılması şart.
Gerekli ama yeterli değil Ancak tekstil ve konfeksiyon sektörü bu önleme rağmen yine de kurtuluş yolunu bulamayabilir. Çünkü bir yandan Çin'in öbür yandan döviz kurunun getirdiği kıskaçta bulunuyor. Sorunu yapısal. Yine de bütçe elverdiği ölçüde hükümetin istihdam vergilerini azaltma yoluna gitmesi son derece isabetli ve gerekli. Tekstil ve konfeksiyonu kurtarmasa bile diğer bazı sektörlerin hayatta kalmasına katkıda bulanabilir. Böyle bir önlem gerekli olmakla birlikte elbette yeterli değil. Sırada enerji, haberleşme, hukukun üstünlüğünün sağlanması gibi üretim ve yatırımın önündeki engelleri kaldıran mikro bazda diğer önlemler var.
Sonuç "En yakınında bulunan görevi yap; sonraki görevin o zaman berraklaşır" Goethe
|