|
|
|
|
|
Köy ağalığı
|
|
Canaydın'ın en büyük hatalarından biri de AIG hisselerinin geri alınış operasyonuydu. O gün bu parayı bankalarda kredi olarak bulan Canaydın, kurmaylarının de etkisiyle hisseleri Sayın Ünal Aysal'ın almasına yeşil ışık yaktı. Bu sayede gelirlerin büyük bir kısmını gününden evvel kullanma şansını yakalasa da olayın iç açıcı olmadığını çok sonra anladı. Sistem binlerce yıldır süregelen "Köy ağalığı" sistemidir: Borçlandır, verdiğin borcu ödeyemez durumuna getir ve kendine bağlayıp esir et. Canaydın'ın başı sıkıştıkça Sayın Aysal'a koşmasının sonucu olarak (Bugünkü mali tablolarda her ne kadar saklanmaya çalışılsa da) kulüp gelirlerinin % 35'inin Sayın Aysal'a temlikli olduğu söylenmektedir. Canaydın, çok yakın arkadaş olduklarını söylediği Ünal Aysal'dan vetoyu yemiştir. Sayın Aysal, Canaydın için "Kulübü yönetemez. Ufku dar, vizyonu yok" gibi eleştiriler dile getirmektedir. Artık G.Saray'da "Tayinle gelen başkanlar" dönemi mi başlayacak? Divan Başkanı Sayın Semih Haznedaroğlu bile "Ünal Aysal benim sınıf arkadaşımdır. Benim başkanlığımı işaret etmektedir" diyerek adeta Sayın Aysal'dan icazet beklemektedir. Oysa bugüne kadar bu icazet Sayın Selahattin Beyazıt, Sayın İnan Kıraç, Sayın Prof. Ali Uras, Sayın Ali Tanrıyar, gibi duayenlerden alınırdı. Aysal bana, "Adımın kullanılmasından rahatsız oluyorum. G.Saray'ı elime geçirmek gibi bir düşüncem asla yok. AIG hisselerini aldığıma bile pişman oldum. Camianın bir insanın para gücüyle gündeme gelmesinden rahatsız olduğunu bilenlerdenim. Ben de liseliyim. G.Saray'ın geleneklerinin dışında asla hareket edilmeyeceğini çok iyi bilirim" demişti. Son söz: "Olma kimsenin lütfuna talip, bedeli hürriyettir."
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|