Günaydın, hâlâ gitmedin mi sen?
Beklediğim değil, beklemediğim oldu... Kadınlar değil, erkekler ses verdi... İstanbul'un tüm zamparaları "Helal olsun" dedi... Müthiş kadınlar karşısında müthiş akıl oyunlarıyla, müthiş yenilgiler tadanlar, yazımı kurtuluş manifestosu sandılar... "Biz de 'Günaydın gittim ben' deriz, onlar da günün aydın olmayacağını görür" dediler... Yazımdan rehabilite oldular... İçlerinde kalan intikamlarına ilaç buldular... Afiyetle okurken, üzerine kahve içtiler. Sabahın köründen maillerimi kilitlediler...
Tüm kadınlar oyuncudur... Ama bazı kadınlar daha fazla oyuncudur... Bu gerçeği ahir ömürlerinde idrak eden erkek cinsinin, ilaç niyetine okudukları yazımdan rehabilite olmasından mutlu oldum. Ama çocuk ruhlarını bildiğimden, kurnazlıklarını sezdiğimden, her daim oportünizm ve eyyamcılıktan beslendiklerinden emin olduğumdan, "Günaydın gittim ben" diyeceklerine hiç ikna olmadım... Kadınların yazıdan korktuğunu fark etsem de, aslında çocuk ruhlu erkeklerde korkulacak bir durumun olmadığını bilip gülümsedim...
Bu yazıyı da, kendilerine verilmiş bir taktik yazısı olarak alacaklarından şüphe etmedim... Yarın çıkıp, yanındaki kadına "Giderim bak ha" deyip, iyice rezil rüsva olacaklarından zerrece kuşku duymadım... Kadına edilen "gidiyorum bak haa" sözleri aslında hâlâ gitmiş değilim anlamını da içerir... Akıl oyunlarında, erkekleri alt eden müthiş kadınların, bu detayı atlaması zaten mümkün değildir... Fransızlar "Şeytan ayrıntıda gizlidir" derler, bu da onun gibi bir şeydir... "Günaydın gittim ben" diyebilmek, bir erkeklik hesaplaşmasıdır...
Kadın bir erkeğin gittim demekle gitmeyeceğini bilir... Ruhunu bir yere yaslamadan, tek başına gidemeyeceğini anlar... Erkeğin gittiğini ciddiye alması için erkeği dinlemez kadın... Erkeğin gittiğini ciddiye alması için, kadın kokusu arar kadın... Eğer etrafta kadın kokusu varsa, gerçekte erkek gitmektedir... Aksi halde tamamen sallamaktadır... Etrafta dolaşıp bir süre sonra kör kütük kapıya dayanacaktır... "Seni aslında çok seviyorum" nameleri atacaktır... Annesinin dizinin dibi gibi, sevgilinin dizinin dibinde huzur arayacaktır... Onun için kadın etrafta sanal değil, gerçek bir kadının varlığı hissetmedikçe, erkek sallamalarından etkilenmez... Atıp tutmasına alışık olduğu erkeğin, zırvalarına mahal bırakmaz... Kadın bir kadın kokusu arayacaktır... Bulursa irkilecek, sonsuz dertlere gark olacaktır... Bulmazsa rahatlayacak, delinin her zamanki zırvalarına verecektir... Her halükarda, o zırvayı da intikamsız bırakmayacaktır... Sallama dönemlerinin geçiştirilmesiyle, intikam dönemleri gelecektir... Öyle boş sallama neymiş, bir güzel gösterilecektir...
Yazımdan rehabilite olan erkek cinsine bir tavsiyem olacak... Bilmelisiniz ki bir yazı okumakla, günaydın gittim ben denmez... Bunu derseniz ertesi gün, "Günaydın döndüm ben" dersiniz... Her halükarda rezil rüsva olursunuz... İntikamı çok acı alınır... Hayata toptan küsersiniz... Üzerinizden tank geçmişe döner tamamen pasifize olursunuz... Kadının, en çok terk edilmekten korktuğu doğrudur... Bu en büyük korkuyla oynarsanız, durumunuz anlatamayacağım ölçüde vahim olacaktır... "Günaydın gittim ben" diyebilmek, "Hayatta tek başına kalsam da yaşayabilirim" demekle eşdeğerdir... Herkese, her zaman tavsiye edilebilir bir ilaç değildir...
|