|
|
|
|
|
|
Herkese layık olduğu şekilde davranılır
Bikini giyme, mini etekle gezme, göğüs dekolteli kıyafetler alma! Bunlar erkeklerin kıskançlıklarının görünen yüzü, bir de davranışlarımıza karışmaları var ki; bazılarını anlamak cidden mümkün değil. Misal; "Toplum içinde gülme!" Hadi 'kırıtma' emrini anladık diyelim de 'gülme' de nesi değil mi? Sonra erkeklerle arkadaşlık etme, erkek arkadaşlarında telefonda konuşma, yolda görünce sarılıp öpme, insanlarla fazla yüz göz olma, mankensen-şarkıcıysan mesleğini bırak... Oldu! Şimdi bunun adı sevgi mi oldu? Peki! Başka?
* AYŞE: Nihan Akkuş'a sevgilisi Okan Buruk 'fazla etrafta gözükme' demiş! Yani bu erkekler sadece kadınların mini ya da dekolte giymesine değil bazen nasıl davranacaklarına da karışıyorlar...
* HINCAL: Bazen değil her zaman karışıyorlar...
* Nihan Akkuş manken, sen onu öyle beğenmişsin. Şimdi, sevgilin olunca kalkıp da 'ortalarda gözükme' ne demek? Bu nasıl bir mantık? Burada sorun erkekte değil kadında. Erkekler söyler. Söyleyene değil, söylenene bak. Mesleği mankenlik ya da oyunculuk olan, hayatını bundan kazanan birine 'sen görünme' demek komik. 'Görünme' denilenin bunu kabul etmesi daha da komik. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş!
SEVGİLİSİNİN KÖLESİ!
* Mankenlerin sevgili bulunca kapanmaları, benim anlam veremediğim başka bir durum. Senin yaptığın iş tu kaka, namussuz bir iş mi ki, adamın birini bulunca "yok ben bikini giymem, iç çamaşırı defilesine çıkmam, dekolte giymem" diye ortalığı birbirine katıyorsun? Şimdi onların meslekleri yok. Mankenlik onların meslekleri değil. Dünyanın en ünlü mankenleri Victoria's Secret defilesine çıkıyor, iç çamaşırı giyiyor.
* Çoluk çocuk sahibi olmalarına rağmen üstelik... Bizim mankenler iç çamaşırı giymez, bikini giymez... Niye? Çünkü sevgilisinin kölesi, mesleğinin değil!
HERKES BAKARSA...
* Ben de o zaman, "bu ablalar işlerini baştan beri sevmiyorlar da mankenliği şöyle sağlam bir sevgili bulmak için vitrin mi yapıyorlar acaba?" diye düşünmeden edemiyorum doğrusu. Yok, kendi kişilikleri gelişmemiş de ondan.
* Mankenlerin durumu bu. Bizde ise, diyelim sevgilinle bir kafeye, restorana ya da arkadaş toplantısına gidiyorsun. Kadın gülünce adam sinirleniyor. Neymiş; kadın gülmezmiş. Bu, bu, nedir bu? Gülmeden gülmeye fark var. Bir kafede ya da kulüpte otururken bütün herkesin kafasını çevirecek kadar gülersen, ben de rahatsız olurum. Herkes, "kim bu gülen kadın" diye dönüp bakarsa, o iyi bir gülme tarzı değil.
* Gülmenin tarzı olur mu hiç? Gülmek insanın içinden gelir. "Aman ben az güleyim, çok güleyim" diye planlayamazsın... Seksen desibel gülmek başka, otuz desibel gülmek başka.
* Ama sizin de desibeli yüksek kahkahanız pek meşhur hani! Benim umumi yerde seksen desibel güldüğümü gördün mü hiç?
* Televizyonda gülüyorsunuz. Yani sizin kahkahanız herkes tarafından bilinen yüksek bir kahkahadır. Konuşman da etrafı rahatsız etmeyecek, gülmen de, tavrın da. Geçen gün Salomanje'deyken, karşıda oturan kadının g-string'inin dörtte üçü görünüyordu.
* Kadının çamaşırının görünmesi başka, gülüşüne karışmak başka... Aynı şey! Normal kahkahaya itiraz eden anormaldir. Bu anormali kabullenen kadın daha da anormaldir. Herkese layık olduğu şekilde davranılır.
* Bir erkek arkadaşım vardı, daha ilişkinin başları... Gece dışarı çıkmışız, insan dışarı çıkınca etrafına bakmaz mı? Bana dönüp "Sağa sola bakma, yere bak" demez mi! Dedim ki; "Yahu ben yere bakmak için mi çıktım dışarı?" N'aptın sen, yere mi baktın? 'O
GECE TARİH OLDU'
* Hayır inadına etrafa baktım tabii. Hiç hoşlanmam öyle erkeklerin aptal güç gösterilerinden... Peki, ertesi gece yine o adamla çıktın mı?
* O gece tarih oldu... Senin dediğin aynı şeyleri bana kız arkadaşım da yapıyor. Kıskançlığın kadını erkeği yok ki! Kıskançlığın tek sebebi vardır; kendine güvenmemek. 'Ya giderse' sorusunun cevabından korkmak! Giderse gitsin...
* Ama insan ilişkiyi yaşarken kolay kolay, 'giderse gitsin' diyemiyor herhalde. Geçenlerde okudum, bir kadın kocasına iş toplantısında kadınların yanına oturmamasını buyurmuş! Sevgililerine orangutan gibi sakal bıraktıranlar biliyorum. Adam çirkin görünsün de kimse bakmasın diye... Kadın mutlu çünkü; biliyor ki o suratı beğenecek kadın yoktur, adam kendisine kalır.
'SERBEST BIRAK'
* Siz kıskançlık yapmaz mısınız? 1977 yılında ilk defa Holly ile Amerika'dayız. Holly'nin boyu uzun, o dönemde Türkiye'de ona göre kıyafet bulmak çok zor. Amerika'da hemen alışverişe daldı. Babasıyla ben oturuyoruz, o da kıyafetleri deneyip bize gösteriyor. Babası ses çıkartmıyor, ben 'çok güzel beğendiysen al' diyorum. Seçtikleri de dekolte kıyafetler...
* Ne kadar dekolte? Bugün bile fazla bulunan yırtmaçlar, vücuduna yapışık mini streçler, göğüs dekolteleri. Babası "Karına bunu giydirecek misin?" dedi. Hem de Amerikalı olarak! Bütün alışverişte kocası olarak müdahale etmemi beklemiş. Ben 'güzel olmuş' deyince çok şaşırdı. Aldık geldik, hepsini de giydi.
* Erkekler diğer erkeklerin sevgililerine bakmasından genelde rahatsız olur. Herkesin baktığı kadın benim! Bundan daha büyük bir mutluluk var mı? Benim evde duvarda asılıdır; 'Birini seversen serbest bırak!' Bütün özgürlüğü içinde kadın beni seviyorsa, o zaman kıskanmaya gerek yok. Kafasında gitmek varsa da ne kadar kaparsan kapa gider...
HINCAL& AYŞE
|
|
|
|
|
|
|
|
|