|
|
|
|
|
|
Hapishane beni yönetmen yaptı
'Masumiyet', 'Bekleme Odası' ve 'Yazgı' gibi ses getiren filmlerin yönetmeni Zeki Demirkubuz, 12 Eylül döneminde 'düşünce suçlusu' olarak girdiği cezaevinin, kariyerine nasıl yön verdiğini İngiliz The Guardian gazetesine anlattı.
İngiltere'nin yüksek tirajlı gazetesi The Guardian'da 'Avrupa'nın en başarılı yönetmenlerinden biri' olarak tanıtılan Zeki Demirkubuz, mesleki kariyerine 'adı kötüye çıkmış' İstanbul hapishanelerinin yön verdiğini söyledi.
'10 SENEDE ANLADIM' 1980 yılında düşünceleri yüzünden 17 yaşında hapse giren Demirkubuz, Metris Cezaevi'ne adımını attığı zaman kendisini bir anda şairlerin, yazarların ve müzisyenlerin içinde bulduğunu anlatarak, "Hapse girdiğim anda benim için eğitim başlamıştı. Bazen oraya bir mahkum olarak girmeseydim, yönetmen olamazdım diye düşünüyorum" dedi. "Hapse girmeden önce sadece siyasi kitaplar okurdum, hapishane sayesinde klasiklerle tanıştım" diyen ünlü yönetmen, hapishanede ilk okuduğu kitabın Rus yazar Dostoyevsksi'nin 'Suç ve Ceza'sı olduğunu belirtti. Ünlü yönetmen, "Dostoyevsksi beni şok etti. Onu anlamam 10 senemi aldı" dedi.
'ACI BİRLEŞTİREN TEK ŞEY' Ünlü yazar sayesinde karakterin, ruhun ve doğanın siyasetten çok daha önemli olduğu kavradığını anlatan Demirkubuz, şunları söyledi: "Acı bizi birleştiren tek şey ve acı her yerde... Önemli olan onunla yüzleşebilmek. Benim bütün filmlerim de bununla ilgilidir. Dostoyevski aynı kitabı değişik karakterlerin yaşadığı acıların üzerinde çalışarak defalarca yazmıştır. Ben de onun yaptığı gibi aynı filmi değişik karakterlerin yaşadığı acılar üzerine çalışarak çekiyorum." İngiliz gazetesi The Guardian'da Demirkubuz'un 3 Şubat'ta İngiltere'de gösterime girecek filmi 'Kader'den; hiçbir şeyi umursamayan bir adam üzerinden varoluşçuluk ile kadercilik arasındaki farkı anlatan bir film olarak söz ediliyor. Yazıda; 'bu film izleyiciyi iki saat koltuğa yapıştıracak' deniyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|