|
|
Huysuzum benim
Hazır cevaplar kraliçesi, keskin zeka, tatlı tatlı laf oturtma makinesi (ki oturttuğu lafın çıktığı görülmemiştir), Katinalar'ın Katina'sı, taklitlerinden sakınılası Huysuz Virjin. Kendisini ilk defa on, onbir yaşlarımdayken Günay'da seyretmiştim. Tamam yaşım çok küçüktü ama benim peder Neco, Leman Sam'la sahneye çıkıyordu, biz de ablamla babasının kızları kontenjanından gizli gizli barın arkasına oturup programı izliyorduk işte. Tabii ordövr tabağı yerine patates kızartması yemek isteyen, babasının hangi şarkıdan sonra hangi espriyi yapacağını bilen bir velet için gecenin en güzel yanı Huysuz Virjin'in sahneye çıktığı andı. Sarı saçları, allı güllü kılıkları, kantoları, en kalantor abilerin kafasına mikrofonla vurmaları... Müthişti! O zamanlar esprilerini çocuk kafamla pek anlamazdım ama bütün salon gülmekten kırılınca ben de gülerdim tabii. Ardından programın finalinde Huysuz sarı Marilyn Monroe stili peruğunu çıkartır, bornozu üstünde alaturka söylerdi. Annem ağlardı. Yahu bu kadın niye ağlardı, kafam almazdı. Sonra ben de çok şükür büyüdüm, baktım ben de ağlıyorum Huysuz'un son şarkısında. Artık onun hüzünlü sesine mi, Huysuz kıyafetini çıkarttığında yüzünde kalan hayattan yorgun ifadesine mi, yoksa büyük fedakarlıklarla yaptığı işine verilen değere mi, bilmiyorum. Ama şu 'Benimle Dans Eder Misin?' dans yarışmasını sırf Huysuz Virjin için izliyorum onu biliyorum. Hani 'sahne hakimiyeti' dedikleri budur işte! Uzun lafın kısası Huysuz Virjin bir daha bayılmasın çünkü biz ona fena halde bayılıyoruz. Bu taraftar seninle gurur duyuyor!
|