kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Beş asırlık lezzet: Kahve
Beş asırlık lezzet: Kahve

Arçelik'in sponsorluğunda basılan "Telvenin İzinde" adlı kitap okuyucuyu kahve dünyasında renkli bir yolculuğa çıkarıyor
Türk sosyal hayatında çok önemli yer tutan kahve ve kahvehane kültürünü anlattığı kitabında "Kahve kültürümüze girmekle kalmayıp damarlara işlemiş ve bir renge de adını vermiş. Aynı kendisi gibi kahvenin rengi de gözün gördüğü, gönlün sevdiği birçok şeyi tanımlamaya yardım ediyor" diyor Kadir Şen. Ve biriyle kahve içmenin süreklilik arz eden bir anlamı olduğunu da hatırlatıyor. Arçelik'in sponsorluğunda yayınlanan "Telvenin İzinde" adlı bu kitap kahvenin nereden geldiğini, nasıl yayıldığını, bugüne dek gelen kahve efsanelerini ve kahvehaneleri kaleme alıyor. Kitaba göre kahvenin anavatanı hakkındaki bugün elimizdeki bilgiler; Etiyopya'nın güneyinde kalan eski Habeşistan yaylalarının yabani kahve bitkisinin doğal olarak yetiştiği bölge olduğunu söylüyor. Yerli halk bu bitkinin tanelerini un haline getirip bir çeşit ekmek yapıyor ve bu besin türü kabile hayatının temel ihtiyaç maddeleri arasında yeralıyormuş. Bu da kahvenin bir içecek olmadan önce gıda maddesi olarak kullanıldığını gösteriyor. Kahvenin dünya üzerindeki görkemli serüveninin başlangıcı ise içeceğe dönüşmesiyle oluyor. "Bu dönüşüm nasıl gerçekleşmiş, başka bir deyişle kahve içmeyi ilk kim akıl etmiş?" bu soruların cevabı Ortaçağ İslam kültüründe saklı. Ne var ki bu kültür, toplumsal olguları mitolojik kökenlere bağlamaya öylesine meraklı ki acemi bir araştırmacı mistik söylemler içinde kendini kolayca kaybedebilir. Arap yazarların çoğu konuya efsaneler aracılığıyla yaklaşmış. Örneğin Ebul-Tayyib el-Gazzi, kahveyi içecek olarak kullanan ilk kişinin Hz.Süleyman olduğu söylentisini aktarıyor. Bu söylentiye göre Hz. Süleyman yolculukları sırasında bir kasabaya uğrar ve sakinlerinin bilinmeyen bir hastalığa yakalandığını görür. Cebrail'in buyruğu üzerine "Yemen'den gelen" kahve çekirdeklerini kavurur ve bir içecek hazırlar. Bunu içen hastalar da şifa bulur.

KAHVEHANEYE GİDENLER
Bir efsaneye göre de, 1300 yıllarında Etiyopya sınırlarında kalan Kaff yöresinde yaşayan "Kaldi" adlı bir çoban, bir gece keçilerinin bazı yeşil ve kırmızı meyveleri yedikten sonra hareketlendiğini görür. Bu mucizeye şaşırır ve kendisi de meyveleri kaynatıp suyunu içer. Bir süre sonra enerjisinin arttığını, kalp atışlarının hızlandığını görür. Bu olayı köyün imamına anlatır. Birlikte meyvelerini toplayıp kuruturlar sonra da suyun içinde ısıtıp içerler. Kafeinin uyarıcı etkisini ilginç bulan imam, onu tüm din adamlarına tavsiye eder. Kahve sözcüğünün "kefte" den yani Yemen'de bugün de keyif verici olarak kullanılan kat yapraklarından yapılan iksirden geldiğine dair söylentiler var. Arapça'daki "kahva" telaffuzu,Türkçe'de kahveye dönüştükten sonra Avrupa dillerine de cafcaffe, koffie, coffee olarak geçmiş. Kahvenin Osmanlı İmparatorluğu'na geliş tarihi kesin olmamakla birlikte ilk defa 1519 yılında I. Selim'in Mısır Seferi'nden sonra olarak biliniyor. Bir başka iddia da 1543'de Yemen Valisi Özdemir Paşa'nın Yemen'de içtiği ve çok beğendiği kahveyi İstanbul'a getirdiği. Türkleri tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve güğüm ve cezveyle pişirilerek "Türk Kahvesi" adını almış. Başlangıçta özellikle gelir düzeyi yüksek ve okur-yazarlar tarafından tüketilen kahve, hızla tüm İstanbul'a yayılmış ve çok sayıda kahvehane açılmış. Kahvenin toplumsal özelliği burada da ortaya çıkmış. Özellikle dindar çevreler kahvenin insanları bir araya getirici ve camilerden uzaklaştırıcı etkilerden korkarak, kahveyi yasaklamaya çalışmış. Kahve çıkan dedikodular nedeniyle ilk yasakla burada karşılaşmış, içilmesi gizli sürmüş. Sonunda devlet kahveden yüklü bir gümrük vergisi alacağını anladığında da yasak kaldırılmış. 16. yüzyıldan itibaren çeşitli toplumsal sınıfları bir araya getiren kahvehaneler çoğu kimse için vazgeçilmez bir buluşma yeri olmuş. Eskiden kahvenelerden politika, sanat ve edebiyat alanlarında sohbetler yapılır, o dönemlerde kahvehaneye gidenlere "mektebi irfan sahibi" denirmiş. Ama ne zaman bir ayaklanma ya da ayaklanma olasılığı olsa, önce kahvehanelerde kapatılırmış. Zamanla kahvehanelerin işlevi farklılık kazanmış. Bu mekanlar genellikle aylakların gittiği yerler olarak tanıtılmış. Dönemin gezginlerinden J. Wild "İşi gücü olmayan bir Türk günün yarısını kahvehanede otururak, dama ya da satranç oynayarak geçirir" diye yazıyor. Kahvehanelerin çoğalmasıyla birlikte, kahvehane sahipleri müşteri çekmek için yarışa girmiş. Birçoğu canlı eğlenceler düzenlemiş. Kahvehanelerde keman ve flüt çalgıcısı ile müzisyen hemen her yerde görülmeye başlanmış. Kaynaklarda İstanbul ve Hicaz'ın yanı sıra Mısır, Suriye ve Irak'ta da kahvehane müzisyenlerinden söz ediliyor.
DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Herkes bir geceliğine şarkıcı olacak
 Aliye'yi tavanda izledim
 Farklı mekanlar, tatlar
 Evde huzur buluyorlar
 Modern tasarımlar
 Rahatça uyumak için
 En yararlı eşyalar
 Arkanıza bir güzel yaslanın
 Mekana göre ışık seçilmeli
 Sıradışı formla gerçek konfor
 En şık anahtar-priz
 Fark yaratan lavabo
 Fırsat bu fırsat
 Japon kemancıdan Türk Konçerto'su
 Başkut'un penceresinden İstanbul sokakları
 Dame de Sion'un yüz elli yılından hatıralar
 Başarmak için önce hayal kurdular
 Irak'ta bir İtalyan
 Ünlülere favori filmlerini sorduk
    Yazarlar
    Alışveriş
    Yaşam
    Ajanda
  » Güncel
    Gezi
AYŞE BRAV
Kaya evlenirse yanına taşınırım...
Bakan'a 'jet' imar affı
Bakan'a 'jet' imar affı
Maliye Bakanı, kızı ve oğlu için SİT alanına iki villa yaptırdı,...
Çıkarın bizi!
Çıkarın bizi!
TK-344 sefer sayılı İstanbul-İzmir uçağına binen 155 yolcu, Atatürk...
Köşk tartışması bizi böler
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, atv'de Altaylı'ya "Teke Tek" konuştu.
Ecevit: Ağca'yı başımıza yıktılar
Eski başbakan ve DSP'nin eski genel başkanı Bülent Ecevit,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.