|
|
|
|
Afganistan'daki tek renk kadınların mavi burkaları
İran ve Fransa ortak yapımı olan "Şaşkın Köpekler", bu hafta vizyona giriyor. Afganistan'da savaş sonrasında yaşanan dramı çocukların gözünden anlatan filmi, savaş muhabiri Nevin Sungur'la izledik
Taliban sonrası Afganistan üzerine yapılmış en dürüst ve en etkileyici filmlerden birisi olan "Şaşkın Köpekler" bugün vizyona giriyor. Dünyaca ünlü yönetmen Mohsen Makhmalbaf'ın eşi Marziye Meşkini'nin yönettiği film, 7 yaşındaki bir kız çocuğunun gözlerinden savaş sonrası yaşanan dramı anlatıyor. Anne ve babaları hapishanede olan Gol-ghotai ve ağabeyi, gündüzleri Kabil sokaklarında çöp toplayarak para kazanıyorlar. Geceleri ise hapishanede annelerinin yanında kalıyorlar. Yani onlar gece mahkumları. Sokakta çocukların saldırısından kurtardıkları küçük bir köpekle dostluk kuran iki kardeş bir gece hapishaneye döndüklerinde gardiyan tarafından içeri alınmazlar. Yeni yönetim mahkum çocuklarının hapishanede anneleri ile kalmalarına izin vermemektedir. "Şaşkın Köpekler", ayaz bir Kabil gecesinde aç susuz sokakta kalan çocukların hapisteki annelerinin yanına dönebilmek için yaptıkları hırsızlık maceralarını çarpıcı bir şekilde ele alıyor. Biz de filmi savaş sırasında Afganistan'da muhabirlik yapan ve pek çok başarıya imza atan Nevin Sungur'la birlikte izledik.
ÖDÜLLÜ GAZETECİ Bosna'dan Filistin'e, Afganistan'dan Irak'a kadar pek çok savaş cephesinde haber için tehlike altında çalışmış olan Nevin Sungur, Afganistan'da savaş zamanında; yani 2001'in sonlarında en çok zaman geçiren isimlerden biri. Hatta Mazari Şerif'in yakınlarında Taliban esirlerinin tutulduğu Cenk Kalesi'ne giren ilk muhabir olarak da Gazeteciler Cemiyeti'nin verdiği ödülden Metin Göktepe Ödülleri'ne kadar pek çok ödül aldı. İran ve Fransız ortak yapımı olan bu filmde Nevin Sungur'u en çok amatör oyuncular olan çocukların performansları etkiledi. Ayrıca savaşı çocukların gözünden anlatan ilk film olması nedeniyle de benzerlerinden farklı olduğunu söylüyor: "Afganistan'daki savaştan sonra pek çok film çekildi. 'Savaş Köpekleri'nin Afgan toplumunu çok iyi anlattığı yerler var. Aslında filmde çok spesifik bir hikaye işlenmiş. İnsanların içinde yaşadıkları o yokluk, umutsuzluk ve çaresizlik filmde de göze çarpıyor. Sonuç olarak 20- 25 yıldır savaş yaşayan bir toplum. İnsanların psikolojisi çocuklar üzerinden verilmeye çalışılmış. Bilinçli bir sinema izleyicisi için çok güzel bir film. Sahnelerin geçtiği mekanlar gidip gördüğüm yerler olmasına rağmen insana pek çok farklı duygu yaşatıyor." Yine de Sungur filmin biraz durağan olmasından dolayı izlenmesinin çok kolay olmadığını da belirtiyor. En çok karşı çıktığı şey ise insanların sinemayı rahatlamak ve eğlenmek için tercih etmesi. Bu nedenle aynı klişeler etrafında dönen Hollywood filmlerindense Avrupa filmlerini beğeniyor. Savaş döneminde 2001'in Aralık ayına kadar Afganistan'da kalan ve daha sonra da pek çok kez farklı bölgelerine gidip gelen Nevin Sungur, geçen zaman içinde orada hiçbir şeyin değişmediğini düşünüyor. İnsanların ruhuna sinen çaresizliğin, karamsarlığın ve her şeyin din etrafından dönüyor olmasının her yerde hissedildiğini belirtiyor. Örneğin kadınların toplumda görülmemesinin hala devam ettiğini anlatıyor: "Filmde de tüm kalabalık sahnelere bakarsanız aralarında kadın yoktur. Bu nedenle gerçekliği çok fazla olan bir film.
ÇOCUKLARIN DRAMI "Aynı şekilde çöpleri karıştıran, pis su birikintilerinden su içen veya mayınlar arasında dolaşan çocuklar var. Bu tarz filmlerde anlatımı belli bir imaj üzerinden kuruyorlar. Evet, yönetim değişse bile gerçekten kadınların çok fazla ezildiği bir toplum. Kabil, başkent olduğu için diğer bölgelere göre biraz daha gelişmiş. Kadınlar daha farklı bir yaşam sürdürebiliyorlar. Kabil dışında herhangi bir yere gitseniz filmdekilerin aynısı göreceksiniz. Hala burkalar içindeler. Aslına bakarsanız meclisin 5'te biri kadın. Ama bu kadınların ne yapabilecekler çok önemli. Çünkü bunlar göstermelik şeyler. Devlet Başkanı Hamit Karzai ama sonuç olarak o da Bush'un bir kuklası."
SAVAŞIN ETKİLERİ Nevin Sungur'a göre "Şaşkın Köpekler" filminin bir diğer ilgi çekici tarafı, uzun yıllar boyunca süren savaşların toplumlara neler yaptığını göstermesi. Çünkü kırk yıl önce belli bir entelektüel kesimin yaşadığı bir ülke olan Afganistan'da savaşlar sonunda bir medeniyet sıfırlanmış oluyor. Sungur, Afganistan'da kendisini en çok etkileyen şeyin, filmde de gözlemlenen renksizlik olduğunu söylüyor: "Her yerde toprak rengi hakim. Belki kadınların giydiği mavi renkli burkalar biraz var. Dolayısıyla insanın içini tüketen bir şey var. Bu nedenle Afganistan deyince hep içim kötü olur." 39 yaşındaki savaş muhabiri, Afganistan'da kadın olarak bazı zorluklar yaşadığını da belirtiyor. "Kadın olarak cephede erkek meslektaşından çok farklı zorluklar yaşamıyorsun. Çünkü aynı tehlikeye maruz kalıyorsun. Ama radikal İslamcı toplumlarda yaşadığım en büyük sıkıntı insanların kadınlarda iletişim kurmaması. Erkekler kadınlarla konuşmuyor. Dolayısıyla o toplumda yerinin farklı olduğunu hissediyorsun. İkinci sınıf insan olma duygusu çok rahatsız ediyor. Bunu cephede yaşamıyorsun. Cephede yardımcı bile oluyorlar." 93 dakika süren film, Afganistan'da neler olup bittiğini daha yakından takip etmek isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat. Hala çatışmaların devam ettiği topraklarda, bu unutulan savaşı hatırlamak için de...
Ece KOÇAL
|
|
|
|
|
|
|
|
|