| |
|
|
Kapitalizm niye gecikti?
Tartışmanın sorularından biri şu: Türkiye'de kapitalizmin gelişmesinde, Said Nursi'nin takipçisi olan Nurcuların ve Gülen Cemaati'nin etkin bir rolü oldu mu? Öncelikle şunu belirtelim: İslam, ilkesel olarak kapitalizme karşı değildir. Sermaye birikiminin... Yani para koyup mal üretmek... Sonra bu malı satıp kâr yapmak... Elde edilen parayı tekrar yatırıma yöneltmek... Bütün bunların İslam ile çelişen bir yönü yok. İslam olsa olsa kapitalizmin bazı uygulanış biçimlerine karşıdır. Mesela ' vahşi kapitalizm'e ya da ' gösteriş için tüketim'e... Tek kritik nokta 'faiz' konusudur. Ama o gerilim de, acımasız ' tefeci faizi' ile toplumca onay görmüş ' banka faizi' arasındaki farkın altı çizilerek, pratikte giderilmiştir. Sonuç: Bazı 'katı' ve 'geri' küçük gruplar haricinde, Türkiye'deki İslam anlayışı kapitalizme ilkesel olarak açıktır. Nakşiler de ( Turgut ve Korkut Özal kardeşleri unutmayın) böyledir, Nurcular da, Fethullah Gülen Cemaati de... Asıl yapmamız gereken soruyu tersten ele almaktır: Türkiye'de kapitalizmin daha hızlı biçimde yayılmasını engelleyen nedir? Bunun kökeninde birçok faktör var: 1) Devletin uzun yıllar ekonomiye hem üretici, hem de düzenleyici olarak müdahale etmesi sonucunda sermaye birikiminin sekteye uğraması. 2) Aynı mekanizmanın sonucu olarak küçük köylülüğün varlığını sürdürmesi. Demirel gibi ' sağcı' ve ' Amerikancı' denilen bir politikacı dahi, " Kim ne veriyorsa, 5 bin fazlasını veriyorum " diyerek o köylülüğün yaşamasına katkıda bulunmuştur. Ecevit'in ' toprak reformu' ya da ' toprak işleyenin, su kullananın' türü sevdaları da keza... 3) Bürokratından kamu işçisine, siyaset esnafından ihale kapan patronuna, devletten geçinen kesimlerin direnci. Özetle: Rusya ve Çin'e dahi giren kapitalizmin, Türkiye'de de yaygınlaşması değil... Bunu gecikerek yapabilmesi asıl meseledir.
|