|
|
|
|
|
|
Hıncal: Kadınlar park edemiyor Ayşe: Erkekler çok aceleci
Yoksa siz de mi kadınların trafiği katlettiğine inananlardansınız? Vallahi kalbimi kırdınız. Hani son günlerde 'kadınlar araba kullansın mı kullanmasın mı' tartışması sürüyor ya biz de bu hafta aynı tartışmadan yola çıkarak trafiği, park edemeyen kadınları ve öfkeli erkekleri konuştuk.
* AYŞE: Kadınlar araba kullanmasın mı?
* HINCAL: Feminist kardeşlerin fena halde kızacaklar ama yolda giderken öndeki arabada garip şeyler olduğu zaman, Ercan'a (şoförü) 'kadın mı?' diye soruyorum; 'evet' cevabı alıyorum.
* Sanki bütün erkekler çok düzgün araba kullanıyor gibi neden hep 'kadınlar kötü araba kullanır' denir, ben de onu anlamıyorum. Bütün trafik kazalarını biz mi yapıyoruz? Hayır hayır. Kazaları daha çok erkekler yapıyor.
* O zaman kimse kadınları kötü araba kullanıyor diye suçlamasın... Ben başka şey söyledim; lafları birbirine karıştırma! Öndeki arabayı kullanan garip bir şey yaptığında mesela; koca bir park yeri var ve bir manevrayla bir saniyede girecek, ben yoluma devam edeceğim. Hayır! Giriyor çıkıyor, giriyor çıkıyor, bir türlü yerleşemiyor... O zaman bakıyoruz ki direksiyondaki bir kadın!
'MERVE TARLAYA GİRDİ' * Erkeklerin bu sabit fikri beni çileden çıkartıyor. Kaya Çilingiroğlu da trafik sorununu çözmek için kadınların trafiğe çıkmamasını öneriyor... Ya, ne alakası var? Bizi arabayla sıkıştıran onlar, bap bap kornaya basan onlar, hızlı kullanan onlar... Kaya'nın lafı birazcık şaka. Kaya bu tür şakaları sever, ben yakından tanırım Kaya'yı. Ama tabii ki, trafiği geciktiren ve yavaşlatan unsur kadınlar.
* Nasılmış oluyormuş o? Çok dikkatli kullandıkları için trafiği yavaşlatıyorlar. İstisnalar dışında ki, bunlardan biri Merve'dir...
* Merve kim? Senin manken arkadaşın, İldeniz... Erkekçe'deyken onunla 'Şile'de kapak çekimi yapalım' dedik. O da 'Ben kendi arabamla giderim' dedi. Ben de ona yarenlik edeyim diye yanına bindim. Böyle bir yolcukluk yaptığımı hatırlamıyorum.
* Ne açıdan? Üfffff, çok tehlikeli... Ayaklarım neredeyse kaportadan çıkacaktı. Gayri ihtiyari fren yapıyordum... Dedim ki, "Merveciğim ben dönüşte senin arabana binmiyorum!" Merve arabasına bindi; yüz metre ötede viraj var... Anahtarı çevirmesiyle, gözden kaybolması bir oldu. Virajı döndü ve bir gürültü koptu. O hızla virajı alamamış tarlaya girmiş. Allah'tan yağmurlu bir gündü de balçığa saplandı. Yoksa takla atardı.
'KURT ADAM OLUYORUZ' * Bak şu Merve'nin yaptığına... Yani, arabasına bindiğim tek kadın şoför Merve'dir. Kadınların yavaş araba kullanmaları da iyi şoför olmayışlarından kaynaklanıyor. Tek manevrayla gireceği park için sekiz manevra yaparsa, arkada elli araba sırada bekler!
* Tamam, kadınların park etme sorunu yaşadıklarını kabul ediyorum ama; bütün trafiği de onlar tıkamıyor herhalde! Park etmesini bilmeyen adam trafiğe çıkmaz. Sadece park meselesi de değil, her türlü manevraları da çok yavaş.
* Erkekler de çok aceleci, üç saniye beklemeye tahammülleri yok. Direksiyon başına geçen adam canavar kesiliyor. İnsanlar trafikte fevkalade aceleci. Hiçbir yere yetişmeseler bile o direksiyona oturan garip bir adam oluyor. Aceleci oluyor ve herkese küfrediyor. İçimizde hayvani bir yan var. Trafiğe çıktık mı, o hayvan öne geçiyor. Direksiyonda kurt adam oluyoruz.
'YOLU YAŞAYACAKSIN...' * Peki siz araba kullanıyor musunuz? Ben 94 yılında vurulduğumdan beri kullanmıyorum. O günden beri şoför var.
* Kullanırken nasıl bir şofördünüz? Araba kullanmayı hiç sevmedim. Benim için yolun kendisi bir keyif. O yolu yaşamayı bilmiyorsan zaten hayatı yaşamayı bilmiyorsun. Ben müziğimi açarım, kendi şeridimde tatlı tatlı giderim. Ama bu yolculuktan keyif almayı 13 senedir şoförüme öğretemedim.
* N'apıyor Ercan? Adamın işi şoförlük ama buna rağmen bir öfke içinde. 'Yahu Ercan benim acelem yok, sana ne' diyorum. Evden çıkıyoruz, pazar sabahı
Ortaköy'e gidiyoruz güle oynaya, Ercan yarış halinde! Madem o yolu gideceksin, gülücükler yağdırarak git. Yolda yürüyenlere yol ver, 'Buyrun hanımefendi' de...
* Anlattıklarınız bana masal gibi geliyor. Yok böyle bir şey! Koşuşturmalı şehir hayatında bu pek de mümkün gibi gelmiyor bana. Değil bana yol verilmesi, yaya geçidinden bile hakkımız olduğu halde zor geçiyoruz. Garip bir alışkanlığımız var. Mesela benim hayatımda tanıdığım en kibar insan Alp Yalman'dır. Bugüne kadar Alp Yalman'ın herhangi bir asansöre önce bindiğini görmedim. Herkesin binmesini bekler, eğer asansör dolarsa ikinci asansörü bekler; bu kadar kibardır. Ama o Alp Yalman'ı trafikte gör, önündeki arabaya tahammülü yok.
'PINAR AYLİN NİYE UTANSIN Kİ?..' * Son günlerde Pınar Aylin aklımdan çıkmıyor. Gece kız arkadaşıyla içip, içkili içkili direksiyona geçmiş. Sonra polisten kaçmış. Yakalanınca da "Sağdan sağdan evime gidecektim, hem benim bünyem alkole dayanıklı" demiş ya, sinirden cinlerin tepeme çıktı. Hadi bir halt ettin biraz utan bari değil mi? Utanmaz, niye utansın. Direksiyonda yaptıklarına utanıyor mu ki, buna utansın? Ben sana sarhoş olup da arabaya binen bir sürü isim sayayım. Türkiye'nin en tanınmış adamları yapıyor bunu. Çünkü hepsinde 'ben kaza yapmam, ben içkili araba kullanmasını bilirim' düşüncesi var.
* Siz sürekli trafik yazıları yazıyorsunuz, kuralları bozan şoförlerin arabalarının plakalarını köşenizde veriyorsunuz. Bütün bunlar bir işe yarıyor mu? Gazetecilerin bazı meseleleri sahiplenmesi ve çözümlenene kadar üzerine gitmesi gerektiğine inanıyorum. Trafik için gazetelerin trafiğe karşı ortak kampanya başlatmaları gerek. Bu 'Hıncal'ın zaferi olmasın' diye gözlerini kapıyorlar. 'El ele verelim de ülkenin sorununu çözelim' diye bir yaklaşım yok. İğneyle kuyu kazdığımı biliyorum ama bir kişiye faydam olursa mutlu bir adamım.
AYŞE & HINCAL
|
|
|
|
|
|
|
|
|