|
|
'O, sosyal demokratların vicdanı'
Sosyal demokrasi denildiğinde Türkiye'de akla gelen birkaç isim varsa onlardan biri hiç kuşkusuz Aydın Güven Gürkan. Siyasi hayatı boyunca adı hep 'güven' verdi ve saygıyla anıldı. 1980 Askeri darbesinden sonra girdiği siyasi yaşamında tek bir çabası vardı; 'Dağılmış sosyal demokratları bir araya getirmek.' Bu çabayı 'bir akademisyen' titizliğiyle gösterirken, hiçbir 'siyasi kariyer' hesabı yapmadı ve siyasi tarihe geçecek önemli adımların atılmasını sağladı. Önce Halkçı Parti ile SODEP'in birleşmesinde kilit rol oynadı. Ardından SHP ile CHP'nin birleşmesi için büyük çaba harcadı. İkisini de başardı. Sonra siyaset sahnesinden sessizce uzaklaştı. O sessiz geri çekiliş döneminde yine 'sessiz ve derinden' içini kemiren o amansız hastalıkla tanıştı. Derin acılar yaşadı ama hiç belli etmedi. O kendine özgü 'içtenlikli tebessümü' yüzünden hiç eksik olmadı. Bir de 'sosyal demokratları birleştirme' çabasından hiç vazgeçmedi. Hasta yatağında bile o umudunu çevresine aşılamaya çalıştı. Kendisini ziyarete gelen yüzlerce genç sosyal demokrata hep aynı şeyi söyledi: "Bir büyük çatı altında birleşin!" Aydın Güven Gürkan, üniversite hayatında da, milletvekilliği döneminde de parlamento dışı kaldığı zamanlarda da hiç değişmedi. Farklı fikirlere karşı hoş görüsüyle herkesin sevdiği bir isim oldu. Gürkan, son bir aydır yine hastanede. Geçirdiği kalp enfarktüsü nedeniyle Özel Acıbadem Kozyatağı Hastanesi'ne kaldırılan Gürkan'ın tedavisi koroner yoğun bakım servisinde sürüyor. Son durumunu en yakın siyaset arkadaşı, dostu Ercan Karakaş şöyle anlatıyor: "Önceki gece saat 02.00'de yanından ayrıldım. Doktorlar 'yapılacak bir şey yok' diyor. Çok acısı var, morfin verdiler acı çekmesin diye. Fakat şimdi telefon açtım, uyanmış. Hiçbir tıbbi müdahale yapamıyorlar, oksijen veriyorlar nefes zorluğu var. Doktorlar "Yakın arkadaşları, görmek isteyenler gelsin, görsünler." demiş. Acı bir durum ama yapılacak bir şey yok, bekliyoruz." Gürkan'ın sağlık durumu gerçekten kritik. Siyasetin bu ilginç ismini, yakın dostu Ercan Karakaş'a sorduğumuzda çok anlamlı bir değerlendirme yapıyor. Şöyle diyor Karakaş: "Bana sorarsan Aydın Bey Türkiye sosyal demokrat hareketinin vicdanı. Onun yokluğu, çok büyük bir acı ve kayıp olur. Her ne kadar sağlığı dolayısıyla politikada değilse de her zaman Türkiye, dünya, sosyal demokrasi tahlilleri yapan, meselenin çok içinde olan, çok ilgilenen bir insandır. Sosyal demokratlar için bilgisiyle, becerisiyle, inancıyla, duygularıyla örnek bir insan." Ercan Karakaş, Aydın Güven Gürkan'ın bir hafta öncesine kadar en önem verdiği şeyin 'farklılık içinde birlik' olduğunu belirtiyor ve şöyle diyor: "Şimdi içinde bulunduğumuz şu dağınık durumdan tek çıkış yolunun çoğulcu demokratik bir çatı altında bir araya gelmek olduğunu, başka bir çıkar yol olmadığını geçen haftalarda konuştuk. Büyük bir çatı olmalı. O çatı da demokratik olmalı, içinde farklı renklerin yaşamasına, kendisini ifade etmesine önem verilmeli. Bu zenginliktir. Bir sosyal demokrat parti ancak böyle güçlü olabilir. Aydın Bey hep bunu savundu." Sosyal demokratların 'Aydın Bey'i, şimdi dostlarının sevenlerinin sevgisiyle amansız hastalığa karşı direniyor. O bu mücadeleyi kazanır mı bilinmez, ama milyonların sevgisini kazandığı kesin.
|