AB tarama süreci Eylül'de bitiyor
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB ile müzakere sürecindeki tüm tarama çalışmalarının, Eylül ayı itibarıyla tamamlanmış olacağını söyledi..
Başmüzakereci Babacan, bugün Hazine Müsteşarlığı'nda, ''İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunum Serbestisi'' ile '' Sermayenin Serbest Dolaşımı'' fasıllarına ilişkin teknik bilgilendirme ve değerlendirme toplantısının açılış konuşmasını gerçekleştirdi.
Ali Babacan, 2006 yılının AB ile yapılacak çalışmalarda dolu dolu bir yıl olacağının altını çizerken, ''Tüm tarama çalışmaları Eylül ayı itibarıyla tamamlanmış olacak. Yani Türkiye, 12 ayda, 35 faslın tamamına ilişkin tarama çalışmalarını bitirmiş olacak'' diye konuştu.Babacan, 2006 yılının, AB ile
ilişkilerde sürekli bir ilerlemenin sağlanacağı bir yıl olacağını da vurguladı.
Katılım sürecinde, Türkiye'nin sadece bir aday ülke olarak değerlendirilemeyeceğini belirten Babacan, bu sürecin, aynı zamanda somut adımların atıldığı bir dönem olduğunu ifade etti.
TARIM-KIRSAL KALKINMA İLE MALLARIN SERBEST DOLAŞIMI
Babacan, ''Şu an itibarıyla 6 fasılda, hem tanıtıcı hem de ayrıntılı tarama çalışmalarını tamamlamış bulunmaktayız. Tarım ve kırsal kalkınma ile malların serbest dolaşımı konusundaki tanıtıcı taramalar dün akşam itibarıyla tamamlanmıştır'' dedi. Devlet Bakanı Babacan, tarama çalışmaları konusunda şunları söyledi:
''Önümüzdeki hafta, tarım ve kırsal kalkınmada ayrıntılı tarama çalışması yapacağız, adalet, özgürlük ve güvenlik faslında tanıtıcı taramalar yapılacak.Tarama çalışmaları belirlenen takvim çerçevesinde ve hiçbir aksama olmadan devam ediyor.Türkiye, AB'ye tam üyelik konusunda sadece istekli olmadığını, aynı zamanda hazırlıklı olduğunu bu tarama çalışmalarında ortaya koymuş oldu. Tüm kurumlarımızın bu tarama çalışmalarına zaten hazır olduğunu gördük.''
Türkiye'nin, uyum açısından AB'den uzak mesafede olmadığının altını çizen Babacan, yapılan görüşmelerin amacının, farklılıkların, açıkların bulunarak bunları kapatmak için neler yapılacağının ortaya konulması olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin tarama sürecinde bocalayacağını iddia edenlerin olduğunu hatırlatan Babacan, bugün gelinen noktada, bu yorumların ne kadar aceleci olduğunun görüldüğünü ifade etti.Katılım çalışmalarının yüzde 90'ının Türkiye'de yapıldığını vurgulayan Babacan, ''Brüksel'deki toplantılar, aysbergin suyun üstünde kalan kısmıdır'' dedi.
Babacan, tarama sürecinin bitmesi ve tarama raporlarının sonuçlandırılmasının hemen ardından, Türkiye'nin Müzakere Pozisyon Belgesi oluşturulmadan önce, tüm sivil toplum kuruluşlarının yoğun katkısını talep edeceklerini de bildirdi. 3.5 ay içinde AB yolunda önemli mesafe kaydettiklerini belirten Babacan, AB sürecine her kesimin dahil olacağını ifade etti.
TÜRKİYE'NİN AB HEYECANI Türkiye'nin AB heyecanının 3-5 günlük bir heyecan değil, 50 yılı aşkın bir heyecan olduğunun altını çizen Babacan, ''Bugün toplumun önemli bir kesimi, Türkiye'nin AB'ye üye olması konusunda son derece, istekli, azimli ve kararlıdır'' dedi.
Toplumda AB heyecanının azaldığı ve Hükümet'in düşük bir profille ilerlediğine ilişkin bazı yersiz ve asılsız yorumların bulunduğunu hatırlatan Babacan, ''Bu süreç, Türkiye'nin gittikçe normalleştiği bir süreç'' diye konuştu.
''NORMALLEŞME SÜRECİNE GİRİYORUZ''
Babacan, şöyle devam etti: ''Çok büyük sansasyonlar arayanlar belki de aradıklarını bundan böyle bulamayacaklar. Normalleşme sürecine giriyoruz. On yıllar boyunca Türkiye'nin istikrarsızlığı ve zig zaglar çizmesi söz konusuydu, her zig zag da, her sarsıntıda, her krizde, üzerinde konuşulacak bir çok konu gündeme geliyordu. Artık normal bir sürece girmiş durumdayız, bunun da farkına varmak gerekiyor.
Geçmiş on yıllara baktığımızda, ekonomide, iç politikada, dış politikada, AB ile ilişkilerde sürekli bir gerilim ve aksamaya belki de çok alıştık. Artık o günler geride kaldı. İşlerin normal seyirde gittiği bir döneme girdik.
Tabii ki inişli çıkışlı dönemlerimiz olacak. Ancak bunlar hiç bir zaman eskiden alıştığımız hızlı zig zagların yaşandığı, sansasyonların olduğu dönemler gibi olmayacak. Bu da artık istikrara, huzura kavuşmuş bir ülkede zaten olması gereken bir durum ve olması gereken bir ortam.
Hükümetimizin AB'ye üyelik konusunda ilk günden bu yana sergilediği samimi ve kararlı tutum Türkiye'nin hızlı değişimini de beraberinde getirmiştir.Sadece ekonomide, sosyal hayatta, iç ve dış politikada, demokratikleşme ve insan haklarında değil gündelik hayata ilişkin hemen her alanda hızlı bir değişim sürecinin içinden geçtik.
Belki de değişimin içinde kişiler olarak bizler bunun pek de farkına varmadık. Ama Türkiye'yi dışarıdan izleyenler Türkiye'nin, içinden geçtiği bu olağanüstü dönemin farkındalar.
''SESSİZ DEVRİM'
Artık yapılanlara sadece bir reform adını vermek değil, gerçek anlamda bir ''sessiz devrim'' tabirini kullanmayı da Türkiye'yi dışarıdan gözlemleyen pek çok kişi daha uygun görüyor.'' Türkiye'nin yakaladığı bu fırsatın asla ve asla kaçırılmaması gerektiğini vurgulayan Babacan, ''Bu Türkiye için tarihi bir fırsat, şu anda yakaladığımız fırsat kolay kolay ele geçmez, ama dikkat edilmediği zaman da fırsat elden kaçar gider. Hep beraber bu kazanımlara sahip çıkmak zorundayız. Asla Türkiye'yi o eski istikrarsız günlere döndürmememiz gerekiyor'' diye konuştu.
TÜRKİYE'Yİ GEÇEN ÜLKELERİ YENİDEN YAKALAMAK
Türkiye'nin bu istikrarsızlığın bedelini çok acı bir şekilde ödediğini ve yarışta çok geride kaldığını belirten Babacan, 1960-70'li yıllarda Türkiye ile mukayese edilebilen özellikle Asya ülkelerinin, Türkiye ile arayı açtıklarını, bu ülkelerin hem ekonomik, hem de demokratik anlamda büyük açılımlar sergilediklerini vurguladı.
''Bizim kapatmamız gereken çok önemli bir mesafe var'' diyen Babacan, ''Bu kayıp günleri, bu kayıp yılları yeniden kazanmamız, bunun için de hızlı koşmamız gerekiyor'' ifadesini kullandı.Devlet Bakanı Ali Babacan, Türkiye ile arayı açan ülkeleri yakalayabilmek için dünyanın ortalama büyüme hızından çok daha fazla büyüme gerektiğini vurguladı.
ERKEN SEÇİM VE İSTİKRARSIZLIK
''İstikrarı bozmaya yönelik her türlü girişim en başta milletimizden gerekli cevabı alacaktır'' diyen Babacan, son aylarda gündeme getirilmeye çalışılan erken seçim tartışmalarının hızla Türkiye gündeminden çıkmasının ülkenin ve milletin hayrına ve yararına olacağını söyledi.
On yıllar süren istikrarsızlıklardan sonra, berrak, öngörülebilir ve istikrarlı bir ortam yakalanmış iken yine ve yeniden Türkiye'yi seçim tartışmalarının içine çekmenin hiçbir fayda getirmeyeceğini belirten Babacan, şöyle devam etti:
''Bazıları için o günler ne tatlı günlermiş, ne kadar çok nemalandıkları günlermiş ki, hala o günleri özleyenler var.Koalisyonlar, şunlar, bunlar sanki iyi bir şeymiş gibi bahsediliyor. Ben açıkça ifade etmek istiyorum ki, dürüstçe yapılan tüm araştırmalar şu anda halkımızın, hem Hükümetimizin hem de uygulamalarımızın arkasında sapasağlam durduğunu gösteriyor.
Dürüstçe yapılan bütün araştırmalarda bu son derece açık bir şekilde ortada. Bu sebeple Hükümetimizin, seçimlerin olağan zamanında yapılması konusunda son derece kararlı olduğunu ben burada altını çizerek tekrar vurgulamak istiyorum. Bu konuda hiç kimsenin en ufak bir tereddüdü olmasın.''
AB'NİN GETİRECEKLERİ
Bundan sonraki süreçte, toplumsal destek ve iradenin çok daha bilinçli bir destek ve çok daha bilinçli bir irade olduğunun altını çizen Babacan, bundan 5-10 sene önce, halkın, AB'nin daha çok ekonomik getirileriyle ilgilendiğini, bugün AB'nin sadece ekonomik değil, demokratikleşme, insan hakları ve özgürlükler alanında Türkiye'ye kazandırdıkları konusunda herkesin çok iyi farkına varmaya başladığını söyledi.Babacan, ''Türkiye bu süreçte artık çok daha iyi standartları yakalamış bir ülke haline gelecek'' dedi.
(AA)
|