| |
|
|
Dönmecilik mi yapıyoruz, gizli kamera koyup baksınlar!..
Abdi İpekçi'nin ailesi susuyor konuşmuyor. Derin kederler içinde ve olup bitene kahrolarak bakıyorlar. "Elbette konuşacağımız gün gelecek" diyor, bekliyorlar şimdilik. Abdi Bey'in kızı Nükhet İpekçi suskunluklarının nedenini sorduğumda bakın ne diyor: - Bizim değil de, hayatta kalan, babamı yakından tanıyan bilen insanların konuşması lazım. Herkese akıl sağlığı diliyorum Savaş. Ben herkese akıl sağlığı diliyorum. Bilgi eksiği olmasın, bilgi yanlışı olmasın. Tam bilgi ve akıl olsun. Görüyorsun bak müthiş bir pervasızlık var. Ama müthiş de bir destek var adama. Eksik bilgiden kaynaklanan bir destek. - Ne o? - İşte; bu Abdi İpekçi düşmandı duygusu var ya. Soyu dışarıda memleket düşmanı adamdı hikayesi. - Çok ciddiye alınacak bir şey mi? - Ben alıyorum. Çok ciddiye alıyorum. Özellikle de şunu, Hasan Fehmi Güneş'in söylediklerini ciddiye alıyorum. Yani "Ağca çok iyi kurgulanmıştı. Bunu kurgulamak için bu malzemeyi kullandılar" demesini. Ben çıkıp da valla benim babam dönmecilik yapmıyordu diyemem ya. - Sizin de bir şeyler söylemeniz gerekmez mi? Bizimki bir ustaya bir meslektaşa karşı yapılmış bir katil olayına karşı insani tavrımız şeklinde gelişiyor.
İtalya'da bilmiyorlardı - İtalyanlarla konuşmuştum. Daha çok bilgi vermek adınaydı. Annem o çıkan haberlere çok üzüldü. Ben o sözleri söyledim, çünkü İtalya bilmiyordu. Bakın burada da böyle bir olay var diye anlattım. Sadece Papa'yı vuran adam diye biliyorlardı. Bizim basın onu çevirdi. Doğru yanlış çevirilerdi. Demeç gibi yayınladılar. Tek ağız olması gerekiyor, söylediklerimizin. Yorumsuz olması gerekiyor. 400 yıl, bilmem ne kadar yüzyıl önce mi ne, benim farkında bile olmadığım, din değiştirmiş bir ailenin... O kadar tuhaf kitaplar çıktı ki yanlışlarla dolu. Onları okuyan insanlar oldu tabii ki. Ben o kitapları okusam ben kendime kötü gözle bakarım. - Bu kitaplar yeni çıktı ama. O zamanlar. Yani 'Ağca kurgulandı' dediğimiz zaman bu kitaplar yoktu ki. - Var var. Bir grup insan için çok var o tür lafları yayan. Şimdi de bence onun sonuçları. O kargaşa yaşanıyor. Yoksa vicdan el vermez yani bunları söylemeye. Şimdi önümde internet açık. Bazı yerleri okuyorum. "Abdi İpekçi'nin üzerinden siyaset yapıyorlar" diyor. " Medya patronuydu" diyorlar. - Tam da zamanı değil mi çıkıp bir şeyleri anlatmanın. Momentum değil mi?
Tütengil'in katilleri... - Kasıtlı olarak susmuyorum ki. Ortada bir fotoğraf var herkes görüyor. Benim fotoğrafı alıp da boynuma asıp herkese göstermem gerekmiyor. Ama beş yıl önce de fotoğraf buydu. Bugün benim konuşma zamanım değil ki, beş yıl önce de bunu biliyorduk. Kırcı'da da bunu biliyorduk. Uğur Mumcu'nun bulunmayan katilinde de bunu biliyorduk. Cavit Orhan Tütengil'in o fotoğrafını çekmiştin hani. O otobüs durağındaki fotoğrafı, yani o adamı orada bırakıverdik biz. O adam hala orada duruyor. Onun dosyası yok biliyorsun, dosyası eksik. O zaman da biliyorduk bunu. Benim babam, benim katilim diye ortalara çıkamayız şimdi. Biraz edep lazım. O adamın beyaz saçıyla yattığı yerde duruyor fotoğrafı. Bizimkini hadi kaçtı, kaçıyor, bırakıldı diye izliyor herkes. Tütengil'i öldürenler kimlerdi, neredeler? Bunlar da momentum. Çok şey birden düşünüyorum anlatabiliyor muyum? Ben olsam, gazete yönetsem yine koyarım gazetenin göbeğine. Sorarım; "Bu adamı, Cavit Orhan Tütengil'i ceset haline getiren adamlar şimdi nerede" diye sorarım. Yoksa çıkarım sokağa tek katil, tek cani olsa.. Bütünü bu parçaları birleştirerek hallederiz. Bu gelişmenin işaretleri daha önce de vardı. Geçen seneden belliydi bazı şeyler mesela. Bir şok değil ki bu. Seninle çok yakında konuşuruz. Ben önceki gün Ankara'dayken bile aramayı düşündüm, o telaşla olmadı işte. O geceyi anlatmışsın ya. Tabii morg olayı çok derinde yer alan bir şey benim için. - Avukatınız Turgut Abi (Kazan) iyi sözler ediyor. - Öyle. Haa bir de insan kendi haklılığını bilince doğal seyrine bırakmak istiyor. Gelsinler gizli kamera koysunlar evimize, yaşadığımız mekanlara. Ne kadar dönmecilik yapıyoruz incelesinler. "Sahtekarlar, iki kimlikliler" filan diyorlar ya. - Bu saçma lafları yumuşak karnınız haline getirmeyin. - Getiriyorum Savaş. Beni anladığını biliyorum. Kaçmak ve susmak değil yaptığım. Birkaç güne daha ihtiyacım var. Bana birkaç gün izin ver. Uzun uzun konuşuruz.
|