Öküz olmak ve ben!
Bugün çok tatsızım sevgili günlük. Canım bugün 'Ekstra Large Rahşan' olmak istemiyor. Bugün; olabildiğince dar, küçük olmak hatta kimseye görünmeyecek kadar küçük olmak ve mümkünse karanlık dehlizlerde kaybolmak istiyorum. Ben, galiba kendim olmaktan sıkıldım be sevgili günlük. Tatsız bir bayram tatili geçirdim. Dayım kanserdi ve bayramın birinci günü gitti. Bayramın birinci günü yayımlanan yazımda, annemlere olan özlemimden ve bir türlü cesaretimi toplayıp, sahip olduğumu zannettiğim hayat ve özgürlüklerden vazgeçemediğim için Mersin'e gidemediğimi yazmıştım. Bayramın birinci günü sabah babam aradı. "Okkalı bir fırça geliyor" dedim içimden ama sesi titriyordu. Dayım gitmişti ve annemler Bursa'da dayımın evindeydiler.
O KIZA DÖNEMEDİM Hayatta 'o an'lar vardır. Çok iyi idare ettiğinizi düşündüğünüz şeylerin bir anda aslında nasıl arapsaçı olduğu ile yüzleştiğiniz zamanlardır bunlar. Yüzünüzde tokat gibi patlayan şey; satır aralarında nasıl bir 'kaybeden' olduğunuzun yüzünüze vurulmasıdır. 'O an' İstanbul birkaç kez başımın üzerinde döndü. Ama ben ne kadar çabalasam da kendime dönemedim. 14 yıl önce elinde bir valizle İstanbul'a gelen, valizinde kendinden büyük hayalleri olan o kıza dönemedim. Dönmek için gereken yol param da yok zaten!
CANIM İSTEMİYOR Sahip olduğum hayatı yaşamaya devam etmek, o kıza geri dönmeye çalışmaktan çok daha kolay. Öyle zoru başarmaya çalışmak gibi kahramanlıklar peşinde koşmayı da hiç canım istemiyor... Ben ne yaptım böyle yaa! Artık 30 yaşımdayım ve ailemdeki en genç teyzem 50'sini geçmiş bile. Hiç yaşlanmayacağını, hastalanmayacağını hatta gerekirse hâlâ yıldırımı, şimşeği ve bilumum doğa olaylarını tutabileceğini düşündüğüm Senal Dayım, şu anda Bursa'nın Dereçavuş Köyü'nde güzel bir köy mezarlığında uyuyor. Bense hala, sahip olduklarımın biraz daha fazlası için tırmalayıp duruyorum. Durmak istesem de duramıyorum.
ÇOCUKLARI OLMUŞ! Cenaze evine gittiğimde bayramın binici günü dayımın, giderken bile bizi bir araya getirmesi daha da içimi acıttı. Ben 'öküz gibi' (Özür dilerim Rahşancım ama şu anda seninle ilgili düşündüklerim, en güzel bu kelime ile özetlenebilir.) İstanbul'da bir o yana bir bu yana koşup kariyer yapmaya çalışırken, kuzenlerim Necmi ve Feryal çocuklarını bile yapmışlar. Ben o çocukları ilk kez geçen ay dayımı görmeye gittiğimde gördüm. Evlilik törenlerinde bile ortada yoktum. Akrabalarım benim için birer telefon numarası sadece. Ama yavaş yavaş cep telefonumdan numaralar silmeye başlıyorum. Bu yazıyı yazdıkça kendime daha çok kızıyorum. Zaman geçtikçe bu kızgınlığım geçecek. Yine kendimi 'yaşam standartımı yükseltmek için bazı fedakarlıklar yapmam gerektiği' konusunda ikna edeceğim. Ama bugün kendimi 'öküz' gibi hissediyorum. Ve... Neyse... Güle güle dayıcım...
|