kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Prof. Dr. Erdem Yesilada @ SABAH
 

Bağışıklık sistemi ilaçları hangi durumlarda kullanılmamalı?

İki haftadır "Bağışıklık sisteminin" bilhassa koruyucu hekimlikteki öneminden ve bu sistem üzerinde etkili olan bazı doğal ilaçlardan bahsediyoruz. Okuyuculardan gelen bazı mesajlar, bu konuda sağlık elemanlarının bile yeterli bilgiye sahip olmadığını ortaya koyuyor. İltihaplı bir rahatsızlığı nedeniyle aşırı antibiyotik yüklemesi yapılan bir hastanın, antibiyotiğe rağmen iltihaplanmanın önlenememesi nedeniyle "bağışıklık sisteminin" güçlendirilmesi gerektiği düşünülüyor ve hastaya "vitamin" kürü uygulanması öneriliyor. Halbuki bedenin güçlenmesi ile bağışıklık sisteminin güçlenmesi farklı kavramlar. Bir diğerinde ise, sık sık soğuk algınlığından yakınan hastaya uzun süreli antibiyotik tedavisi uygulanmasına rağmen tekrarlayan enfeksiyondan bıkan hastanın gazetede "bağışıklık sistemi" ile ilgili yazımı okuduktan sonra konu ile ilgili sorusuna ise hekim "bu konu ile ilgili bilgisi bulunmadığını" söylüyor! Bunun nedeni, geçen hafta da belirttiğim gibi, bu tip ilaçların etkisinin uzun vadede ortaya çıkabilmesi. Kaçınız bu tip ilaçları kullanmadan önceki dönemde 3-4 defa soğuk algınlığına yakalanırken, aldıktan sonra 1-2 defa yakalandığına dikkat eder ki! Bir öğretim üyesi arkadaşım geçen ilkbaharda sık sık soğuk algınlığına yakalanıyordu. Kendisine yaptığım öneriyi uyguladıktan sonra, geçenlerde bana, önerdiğim ilacın kendisine iyi geldiğini; bu sonbaharda bir gün banyo yaptıktan sonra maça gittiği ve diğerinde ise soğukta beklemek zorunda kaldığı için, iki defa boğazında yanma hissettiğini, ancak ertesi güne hiçbir şeyinin kalmadığını söyledi. Şüphesiz bağışıklık sistemi ilaçlarının herkese iyi gelmesi beklenmemeli. Daha önce de belirttiğim gibi, çeşitli faktörlere bağlı olarak direnç kazanmak için gerekli süre değişiyor. Ancak bağışıklık sistemi ilaçlarının KESİNLİKLE KULLANILMAMASI gereken durumlar da var. Bağışıklık sistemi üzerinde etkisi olan ilaçların kesinlikle kullanılmaması gereken en önemli durum, "bağışıklık sisteminin baskılanması" amacıyla ilaç kullanan kişilerdir. Bilhassa organ nakli ameliyatlarından sonra bağışıklık sisteminin sürekli olarak baskılanması için hastalara ilaç verilmektedir (Siklosporin, İmmuran vb.). Bu nedenle, bu hastalarda soğuk algınlığı ve benzeri hastalıklar sık sık tekrarlar. Ancak bağışıklık sisteminin etkinleşmesi organ reddine yol açacağından mutlaka kaçınılmalıdır. Dikkat edilmesi gereken diğer bir durum ise, otoimmün bozukluğu olan, yani doğuştan bağışıklık sistemi hastalığı olanlar, aktif tüberküloz, lökozis, kollajen hastalığı, multipl skleroz,AIDS, HIV enfeksiyonu vb., bağışıklık sisteminin kontrol dışı uyarılması riski bulunabileceğinden hekim kontrolü ile uygulanması daha doğru olacaktır. Ancak bir hususu belirtmekte yarar var; bu tip hastalar üzerinde olumsuz etki görülebileceğine dikkat çekilmekle beraber, şimdiye kadar bildirilen olumsuz rapor sayısı fazla değildir. Risk nedeniyle bu tip hastalarda kesinlikle hekim kontrolü dışında ilaç kullanımından kaçınılmalıdır.

NAR VE KANSER
Geçen hafta gazetelerde nar suyunun prostat kanserinde etkili olduğuna ilişkin bir haber vardı. Aralık ayında çıkan "Şimdi nar zamanı" başlıklı yazımda nar suyunun deneysel ve klinik çalışmalar ile ortaya konulan "kalp-damar sistemi rahatsızlıkları" üzerindeki etkisinden bahsetmiştik. Hatırlarsanız bu etkisinin, önemli ölçüde, taşıdığı polifenolik bileşenlerin antioksidan etkisine bağlı olarak ortaya çıktığını yazmıştım. Ayrıca şeker bileşenlerinin de kalp krizi riskini azaltıcı etkiye katkısı olduğu deney hayvanları üzerinde yapılan deneyler ile ortaya konulmuştu. Narın kanser üzerindeki etkisi üzerinde yapılan çalışmalar henüz klinik aşamaya gelmemiş, deney hayvanları veya yapay ortam (in vitro) çalışmalarına dayanıyor. Nar suyunun kanser üzerinde etkisi yine taşıdığı antioksidan etkili polifenolik bileşiklere bağlı olarak ortaya çıkıyor. Kanser üzerinde etkili olabileceği ileri sürülen kısım daha ziyade, "narın çekirdeği". Konjuge linolenik asit bakımından zengin çekirdek yağının, sıçanlar üzerinde yapılan çalışmada kolon kanseri modeli üzerinde belirgin etkisi tespit edilmiş. Ayrıca deney hayvanlarında göğüs kanseri, prostat kanseri modelleri üzerinde de belirgin etkisi tespit edilmiş. Prostat kanseri hücreleri üzerinde yapay ortamda nar çekirdeğinden koruyucu ekstraksiyon yöntemi ile (superkritik karbondioksit ekstraksiyonu) elde edilen "nar Yağı"nın soğukta sıkılarak elde edilen çekirdek yağından daha etkili olduğu gözlenmiş. Dolayısıyla narı çekirdekleri ile çiğneyerek yemek bence daha etkili olabilir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yoğurt, probiyotik, prebiyotik ve bağışıklık sistemi   / 07-01-2006
 Bağışıklık sistemi ilaçları hangi durumlarda kullanılmamalı?   / 31-12-2005
 Bağışıklık sisteminiz ne derecede etkin?   / 24-12-2005
 Sık sık hastalanıyor musunuz?   / 17-12-2005
 Şimdi nar zamanı   / 03-12-2005
 Testi kırılmadan   / 26-11-2005
 Keten tohumu zehirleyebilir   / 19-11-2005
 Sarımsaklanmak!   / 12-11-2005
 Söz, bitki ve bıçak   / 05-11-2005
 Bitkilerin etkisi uçar mı?   / 29-10-2005
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
PROF. DR. ERDEM YEŞİLADA
Diyare tedavisinde probiyotik etkin bir...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
Bu çocuk uyumuyor, peki niye?
Çocukların uyumaması,...
"Aşk Mevsimi"nin kahramanları 30 yıl sonra tekrar karşılaşırsa
"Gerçek Dedikodu"da oyuncular aslında iyi. Özellikle Jennifer Aniston...
Harry Potter serisine rakip bir masal ve düşler alemi
Harry Potter serisine rakip bir masal ve düşler alemi
"Narnia Günlükleri" aslında çocuk filmi-büyük filmi ayrımının artık...
Çayın önce uzmanı sonra tutkunu oldu
Çay 5 bin yıllık geçmişi ve kültürüyle hayatımızın vazgeçilmez bir...
Yenibosna'ya Ahıskalı göçü
Yenibosna'daki Çobançeşme Mahallesi yaklaşık bir yıldır Ahıskalı Türkleri'nin...
Üst kimliğimiz ahlaklı Türk vatandaşı olmalı
Babası Münir Nurettin Selçuk. 22 Şubat 1930'da karlı bir İstanbul gecesi...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.