TSK'ya sövme özgürlüğü
Kimsenin hapse atılması için avuç ovuşturanlardan değilim. Hele mahkumiyet sayesinde bedavadan yerel veya uluslararası kahraman haline gelebilecek kişilerin cezaevine tıkılmasını tam bir dalalet örneği sayıyorum. Böyleleri vicdanıma göre pek ağır suç işlemiş bulunsalar dahi, hem yargının uzun vadeli selameti ve hem de siyasetin hikmeti bakımından mahkum edilmemelidir. Lakin şahıs ve kurumlara hakaret etmenin -son günlerdeki manevralarla- fikir özgürlüğü çerçevesinde doğal bir hak haline getirilmesi, bütün Türkiye'nin ve Türkiye'deki yargı ruhunun kafasına geçirilmiş iğrenç bir Avrupa çuvalıdır. Hani demiş ya ecdadımız; 'yarım hoca dinden, yarım doktor candan eder' diye; onun gibi yarım yargı vicdandan, yarım devlet de vatandan edecek bizi!
Allah saklasın bir gün cinnet getirsem de eleştiri ve fikir özgürlüğü adı altında mesela TÜSİAD cephesine ver yansın etsem: - Behey Mustafa Koç ve Ömer Sabancı efendiler, sizin şu her şeyin üstündeymişçesine sergilediğiniz kibir midemi bulandırıyor. Üzerinde oturduğunuz servetlerin tamamında tüyü bitmedik yetimin sözde yasal düzeneklerle gasp edilmiş hakları vardır. Zira siz, halkın bankalardaki tasarruflarını onlarca yıl boyunca neredeyse bedava kredi olarak kullanmak suretiyle bugünlere geldiniz. Hiçbir milli kaygınız yoktur. AB'ciliğiniz de, Batıcılığınız da sırf mutlu azınlığınızın rahatı ve çıkarları içindir. Siz ülke için PKK kadar, hatta daha da büyük tehlikesiniz. Öyle ya cinnet getirdim nasılsa, der miyim, derim; Türkiyeli yamuk yazar veya Hollandalı komik siyasi komiser gibi aklım başımda değil! Ne olur? Ya tımarhaneyi boylarım ya hapishaneyi! Zira söylediklerimin fikir hürriyeti ile bir ilgisi yok; özde doğru dahi olsalar bunları ispatlayamayacağım için hakaret suçu işlediğime hükmedilmesi doğaldır! Ne var ki, benzeri türden hakaretleri Türk Silahlı Kuvvetleri için yaparsanız kahraman oluverirsiniz. - Türkiye'de demokrasiyi ordu tehdit ediyor. - PKK terör örgütü ama Türk ordusu da bölgede aynı şekilde karanlık işler yapıyor, saldırgan davranıyor. Yamuk yazarla komik siyasi komiserin bu sözleri hangi hukuki mantıkla fikir özgürlüğü çerçevesine sokulabilmektedir? Deniz Baykal Maliye Bakanı Unakıtan'a 'İsrailli fırıldakçı Ofer'in rüşvet ortağı' demeye getirdiği için müfteri ilan ediliyor. Neden? Feşmekan oteldeki buluşmayı herhaldefotoğrafla belgeleyemediği için. Peki ya bu yamuk yazar ve bu komik siyasi komiser Türk ordusunun demokrasiyi tehdit ettiğine ve Güneydoğu Anadolu'da karanlık eylemler yaptığına dair hangi belgeyi ortaya koyabiliyor? Ne değişti; Batı'da hukuk kültüründe devrim mi yaşanıyor? İddiacı, ortaya attığı suçlamayı kanıtlama ihtiyacından münezzeh mi oldu? Batılı gizli servislere bağlı tetikçi kurumlar olarak Türkiye'de bin bir melanet işleyen sözde sivil toplum kuruluşları hakkında benim gibi sıradan bir vatandaşın bildiği suçların herhalde bin katına devletin sorumlu birimleri de vakıftır. Ama ellerinde somut belge olmadığı için sevgili müttefiklerin yakasına yapışamıyorlar: - Şu aşağılık yalancı iyilik meleklerinizi çekin! Neden yapışamıyorlar? Melanetlerinden emin oldukları halde, bu STK'lar hakkında somut suç kanıtı tedarik edemedikleri için. Oysa onlar ve onların adamı olan içimizdekiler akıllarına her ne eserse fikir özgürlüğü adına söyleyebilirler! Ortaya attıklarını kanıtlamaktan münezzehtirler. Üstelik bu iddiaları hakaret bile içerse! İşte medeniyet dediğimiz tek işi ve tek dişi kalmış canavar! Onun en etkili ve en kesici dişi, gizli servisidir. İşi de bu servis vasıtasıyla hedef ülkelerin satılmış aydınlarını ve ahmak taklitçilerini çıkarları için kullanmaktır.
|