| |
|
|
En kötüsü tok hırsız!
Bugün SABAH'ın orta sayfasındaki haberi mutlaka okuyun. Kamyon dolusu sabıkası olan aile, gayri meşru yollardan (kapkaç, yankesicilik, sigara ve insan kaçakçılığı) kazandığı paralarla 5 katlı apartman dikmiş: Şimdi geçmişi hatırlayayım. Özellikle kapkaç ve hırsızlık olayları çoğaldığında sokaktaki vatandaş, ' Polis uyuyor mu, gerekiyorsa sayısı artırılmalı' diye feryat etmeye başlıyor. Hemen ardından bu koruya Emniyet de katılıyor: " Elemanımız yetersiz... " Polis sayısı artırılmalı mı? Olabilir. Bu konuda istatistikler hazırlanır, öngörüler yapılır. Nüfusuna ve toplumsal özelliklerine göre bir kentin ne kadar polise ihtiyaç duyduğu belirlenir. Az ise açık kapatılır. Ancak... Daha önce de burada altını çizmeye çalıştık: İstanbul gibi çetelerin, suç ağalarının ve bu son örnekte olduğu gibi suç ailelerinin gemi azıya aldığı bir kentte... Nicelik (polis sayısı) değil, nitelik önemlidir. Nitelik... Yani örgütlü biçimde suç işleyen gruplarla mücadele edecek, her türlü donanıma ( bilgi, beceri, teknoloji ) sahip emniyet elemanları. Haberden ben şunu anlıyorum: Kasımpaşa'da apartman diken Çapalar ailesinin çaldığı çırptığı yanına kalmış. Yakalandıklarında hapis yatmışlar ama yürüttükleri paraları saklamışlar. Paralara el konmamış. Belli ki yeteri kadar üstüne gidilmemiş ailenin. Aksi halde şu anda piyasa değeri 120 milyar lira olduğu tahmin edilen dairelerden tam 10 tane yapabilirler miydi? İyice yoklansalar, kim bilir nerelerde daha ne paralar duruyordur! Yıllar önce bizim eve hırsız girmişti. Büyük ihtimalle garibanın tekiydi, ıvır zıvırın yanı sıra buzdolabındaki üç beş minik pizzayı da yürütmüştü. Bu tiplerle tecrübesiz, zavallı suçlularla mücadele etmek kolaydır. Emniyetten bizim asıl beklentimiz, bu haberde apaçık ortaya çıktığı gibi, örgütlenmiş, tecrübeli, planlı hareket eden suçlulara göz açtırmamasıdır. Çünkü en kötüsü aç değil, tok hırsız!
|