|
|
|
|
|
|
En büyük tehdit 3 element
İsrail Cumhurbaşkanı Moşe Katsav, ABD Başkanı Bush'un şer üçgenine aldığı İran'la ilgili ilginç bir benzetmede bulundu. Tahran'ın elindeki üç özelliği nedeniyle dünyaya büyük tehdit oluşturduğunu ileri sürdü. Türkiye'nin de bölgedeki öneminin altını cizdi.
Amerikan Yahudi Komitesi'nin davetlisi olarak bir haftalık bir İsrail gezisindeyiz. Türkiye'den televizyoncu ve gazeteci 13 kişilik bir grupla oldukça önemli ve keyifli görüşmeler yapıyoruz. Ancak bu görüşmeler arasında en önemlisi İsrail Cumhurbaşkanı Moşe Katsav'la olanıydı. Çünkü İsrail önemli bir seçim sürecine girdi. Belki de ülke tarihinin en önemlisi... Ülkede geleceğini tamamen değiştirecek sonuçlara gebe bir seçim hazırlığı yaşanıyor. 28 Mart günü erken seçime gitme kararı alan Başbakan Ariel Şaron son anketlere göre rakiplerine oranla önde gidiyor. 120 sandalyeli meclise 40-45 milletvekili sokarak girmesi beklenen yeni partisi Kadima 2 devletli çözümü destekliyor. Bu yeni parti sol siyasetin önemli ismi Şimon Peres'i de destekçileri arasına kattı. Hem çözüm isteyen sol kesimden hem de çatışmalardan bıkmış barış artık sağlansın diyen sağ kesimden önemli miktarda oy alması bekleniyor. İşte bu bölge açısından kritik seçim arifesinde Cumhurbaşkanı Katsav tarafından Kudüs'teki rezidansında ağırlandık. İşte İsrail Cumhurbaşkanı'nın Türk gazeteci grubuna bölgedeki ve ülkedeki siyasi gelişmelerle ilgili yanıtlar:
İRAN KONUSUNDA KONUŞTU Dünyaya yönelik en büyük tehlike üç elementin biraraya gelmesidir. Bu üç element "totaliter, uluslararası terörle işbirliği yapan ve kitle imha silahı olan" bir ülke olmaktır. İran bu üçünü biraraya getirme kapasitesine sahip. İran bir diktatörlük ülkesi. Totaliter bir ülke. El Kaide ve Hizbullah ile işbirliği yapıyor. Irak'taki terörist faaliyetleri destekliyor ve şimdi kitle imha silahı, nükleer silah üretmek için çalışmalar yapıyor. Bu bir felakettir. İran'ın varlığı tehlikede değil. Kendisine yönelik bir tehdit yok. Peki neden böylesi güçlü nükleer silahlara yatırım yapıyor?
"BÜYÜK TEHDIT" Uluslararası terörizmle işbirliği yapıyorsa demokratik bir ülke değilse bu kombinasyon dünya için büyük tehdittir. Bu İran'ın yapmaya çalıştığı kirli bomba teröristlerin eline geçebilir aynı zamanda körfez ülkeleri de bu durumdan tedirgin ve korkuyorlar. Tek tedirgin olan ülke İsrail değil Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır da endişeli. Bu duruma uluslararası tepki çok sert olmalı. Askeri müdahalenin gerekli olduğuna inanmıyorum. İran politikasını değiştirecektir. Çünkü İran bir Kuzey Kore değil. Uluslararası toplumun bir parçası olmak istiyor. İzole edilmek istemiyor. Çünkü çok sayıda uluslararası örgütte kuruluşta faaliyetleri var. Ekonomik ilişkiler halinde Avrupa Birliği ve diğer ülkelere ihtiyacı var. Yani uluslararası toplum ne kadar kararlılık gösterirse ne kadar tereddüt etmeden güçlü ve sert bir mesaj verirse İran da bu mesajı alacaktır.
"ABBAS'A GÜVENİYORUZ" İlk önce Oslo Anlaşması vardı. Ardından yol haritası geldi ve sonra da Gazze'den çekilme planı bu üç siyasi karar da İsrail'i böldü. Fakat bizim beklentimiz bunun karşılığında Filistin yönetiminden bir adım. Mahmud Abbas dürüst asil onurlu bir adam ona güveniyoruz şu anda Filistinlilerle uzlaşmak için önemli bir fırsat var. İki taraf arasındaki siyasi mesafe hiç bu kadar azalmamıştı. Peki durum böyleyse neden bir uzlaşma sağlanamıyor bunun nedeni terörizm. Filistin yönetimi Arap dünyası ve Avrupa ülkelerinden terörizmi önlemek için daha fazla şey yapmalarını bekliyoruz. Terör durursa uzlaşma da olur, biz ilk kez bir Filistin liderine Mahmud Abbas'a güveniyoruz. Eğer terörü durduramazsa Hamas ve İslami Cihad güçlenecek onlarla ortak nokta bulunma şansı hiç yok. Çünkü Hamas İsrail'in varolma hakkını tanımıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|