Aşkı için ölen kadın...
Bugün bir cenaze töreni var... Gencecik yaşında, daha 40'ında beyin kanserinden hayata veda eden araştırma görevlisi Ayperi Günan'ın cenazesi kalkacak bugün... Ölüm acıdır!.. Hele 40 yaşında gelen ölüm daha da acıdır... Sonunda daha yaşanmamış, bitirilmemiş, yarım kalmış bir hayat vardır... Oysa, ölünün evinde, iki gece önce, şaraplar içilmiştir... Evde matem havası değil, düğün havası esmiştir... Yukarıdaki düğün kutlanmıştır... Bir ölümün mateminden çok, yukarılardaki bir düğünün merasimi yapılmıştır... Bu nasıl şey böyle dediğinizi duyar gibiyim... Anlatayım... Bundan iki yıl önce, Ayperi'nin o sırada 44 yaşında olan gencecik kocası bir tatil dönüşü, vücudunda kızarıklıklar çıktığını görür... Üzerinde aşırı yorgunluk hali vardır... Hastaneye check-up'a giderler... Safradaki tümör, vücudu sarmış, beyne bile sıçramıştır... Doktorlar, hastayı yatırmadan kaldırırlar... 8 hafta ömür biçerler... 8 hafta sonra öleceğini söylerler... Onlar 1996'da evlenmişlerdir... Bu olay olduğunda 7 yıllık evlidirler... İkisi de taze aşk acısından çıkmışken, bir arkadaş toplantısında tanışmışlardır... Geçmiş aşkları küllenmediğinden, hemen aşık olamamışlardır... Önce birbirlerini sadece sevmişlerdir... Geçmiş aşk acılarını paylaşa paylaşa, birbirlerine yaslana yaslana aralarında müthiş bir aşk doğmuştur... Onlar evlenmeden önce değil, evlendikten sonra birbirlerine aşık olmuşlardır. Tam 7 yıl, en güzel yılbaşı partilerini onlar evlerinde vermişlerdir... Meşhur yılbaşı partilerine katılan arkadaşları, onları sadece ve sadece pazar günleri hazırladıkları krep esnasında, "Ne kadar süt koyalım" sorusu yüzünden tartıştıklarına şahit olmuşlardır... Onun dışında aşk acılarından doğan bu büyük aşkta 7 yıl hiçbir kavga hiçbir gürültü olmamıştır... Görenlere parmak ısırtan bir sevgi, birlikte yaşanan ve yaratılan güzellikler, birbirini tamamlayan hayatlar vardır ilişkilerinde... Engin Günan, Güney'deki yaz tatili dönüşü aldığı o haberin ertesinde 7 hafta sonra kanserden ölmüştür... Doktorların biçtiği 8 haftalık ömrü bile yaşayamadan, 7. haftada biricik aşkına elveda deyip sonsuzluğa uzanmıştır... Ne olduysa ondan sonra olmuştur... Tatilde beraber yüzdüğü, beraber dans ettiği ve seviştiği kocasını sadece 7 hafta sonra, sonsuzluğa uğurlayan Ayperi bir daha kendine gelememiştir... Her gün Allah'a yalvarmaya başlamıştır... - "Beni de aynı hastalıktan aynı zamanda al götür Allah'ım... Sevdiğimin yanına alıver Allah'ım..." 38 yaşında kocasını kaybeden Ayperi, neredeyse bitkisel hayata girmiş, hayati motivasyonlarını kaybetmiştir... Tek bir motivasyonu vardır... Ettiği duadır: "Beni de aynı hastalıktan götür Allah'ım... Sevdiğimin yanına alıver Allah'ım..." Bu yakarışlardan 2 yıl sonra, Ayperi baş dönmesinden doktora gitmiş ve yapılan muayenede, beyninde tümör çıkmıştır... Ayperi ameliyat edilmiş, ancak 3 ay sonra aynı tipteki tümörün beynin 5 yerinde birden çıktığı ve önlenemez hale geldiği tespit edilmiştir... Ve önceki gün Ayperi Hakkın rahmetine kavuşmuştur... 2 yıldır her gün sürdürdüğü haykırışları yukarılarda bir yerlerden mi duyulmuştur? Beyin o kadar istemiştir ki, kendi kendine mi gerçekleştirmiştir... Bilinmez... Ama Ayperi sadece 2 yıl sonra istediği gibi, istediği hastalıkla ölmüş ve kocasına kavuşmuştur... İnanılmayacak kadar sürrealist olay, inanılacak derecede realite olmuştur... Şimdi ölü evinde matem değil, düğün merasimi vardır... Onlar gökyüzünde bir yerlerde birlikte krep yapıyorlardır... Muhtemeldir ki krepe ne kadar süt koyacaklarını tartışıyorlardır...
|