|
|
Gürtuna: Biz istesek hükümeti düşürürüz
İstanbul sihirli bir el gibi, kime dokunsa hayatı değişiyor. Bu öylesine açık ki, son 20 yılda kim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduysa siyasetin değişmez siması haline geldi. İşin öncüsü, 1984'te İstanbul'un ilk Büyükşehir Belediye Başkanı olan Bedrettin Dalan'dı. Dalan, İstanbul'daki icraatları ve çıkışıyla kısa sürede Türkiye'de tanındı ve siyasetin etkili ismi oldu. 1989'daki yerel seçimleri kaybetmesi bile bu etkinliğini azaltmadı. Siyasi parti bile kurdu. Dalan'dan sonra Sözen geldi. 1989 seçimlerinde SHP'den Prof. Dr. Nurettin Sözen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. O da kamuoyunda etkili olmasa da parti içinde ciddi bir güç haline geldi. Siyaset gözlemcilerine göre eğer ' İSKİ Skandalı' patlamasaydı, Sözen parti içinde çok farklı bir çıkışın öncüsü olacaktı. Sözen liderliğe gelemedi ama siyasette milletvekili olarak hâlâ devam ediyor. 1994 bu sürecin dönüm noktası oldu. Yerel seçimlerde bu kez Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Daha önce milletvekili adayı olan ama kaybeden Erdoğan ilk 4 yılı bitmeden görevden ayrılsa da İstanbul'un sunduğu şansı en iyi yönetenlerden biri olmayı başardı. Cezaevine girdi, sıkıntılı dönemler yaşadı ama kurduğu AK Parti, 3 Kasım 2002 seçimlerinde büyük çoğunlukla iktidara geldi. O da Türkiye'nin belediye başkanlığından gelen ilk Başbakanı oldu. Böylece İstanbul, üçüncü denemede başbakanlığa giden yolu açmıştı. Şimdi bu yolu deneyen bir isim daha var. Recep Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığı görevinden alınmasından sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Ali Müfit Gürtuna . O günlerde hiç akıllarda olmayan Gürtuna'ya İstanbul'un sihirli elleri bir kere dokunmuştu. Gürtuna, 1999'da yeniden başkan seçildi. Dahası vardı, Gürtuna son 20 yılda İstanbul'u en uzun süre yöneten belediye başkanı unvanına sahipti. Kısaca, o da İstanbul'u yönetti... O da sadece İstanbul'da değil tüm Türkiye'de tanındı. O da siyaseti bir ' vatan görevi' olarak niteliyor ve seviyordu. Bu nedenle 2004 yerel seçimlerinde herhangi bir partiden aday olmayınca ya da beklediği AK Parti'den aday gösterilmeyince bir süre inzivaya çekilse de kuralı bozmadı ve siyasete gireceğini açıkladı. Aradan çok değil bir yıl geçti. Gürtuna'nın siyaset yolculuğu sürüyordu. Önce adını kendi koyduğu ' Turkuaz Hareketi' oluştu. Bu siyasi partiye giden ilk adımdı. Ardından, Türkiye'nin dört bir yanında yapılan toplantılarda yeni ' değerler siyaseti' tartışıldı. Ortada klasik bir parti modeli veya siyasi açılım yoktu. İki temel hedef vardı: " Siyasette yeni bir ruh ve yeni yapı. " Gelinen noktada ayrıntılar ortaya çıkmasa da bir partileşme sürecinin son evreye girdiği kesin. Biz de bu son durumu hareketin lideri Ali Müfit Gürtuna'ya soruyoruz: "Liderliğini yaptığınız ' Turkuaz Hareketi' ne zaman partiye dönüşecek?" Gürtuna tarih vermiyor ve şöyle diyor: "En kısa zamanda parti olarak toplumun karşısına çıkacağız. Bu süre 6 aydan daha kısadır." Önümüzdeki yılın ilk aylarında parti kuracağı anlaşılan Gürtuna'nın, partinin kuruluşuyla ilgili şu sözleri de bir hayli iddialı: "Biz harekete Meclis'te grup kurarak geçeceğiz. Bugün AKP'den ve CHP'den çok sayıda insan bizimle görüşüyor. Sayı 100'ü bile bulabilir. Biz istesek hükümeti bile düşürürüz ama o noktaya getirmek istemiyoruz. Kargaşaya götürmeden seçime götürmek istiyoruz. Bugün yürütülen siyasetten memnun olmayan çok insan var... Onların büyük kısmıyla birlikte olacağız."
|