| |
|
|
Şimdi sakince oku sevgili kardeşim!..
Her yerden, herkesten notlar geliyor, mektuplar, telefonlar, mailler geliyor. Bizzat okuyor, değerlendirmeye çalışıyorum. Elimin, gücümün yettiğince bir şeyler yapabilmek için çırpınıyorum. Köşemi kimi zaman okurlara açıp, önerilerini, eleştirilerini, beğenilerini virgülüne dokunmadan yayınlıyorum.
Vur ha vur! Yukarıda son derece duygusal, asabi, biraz da nezaket ötesi yazılmış bir okur mektubunu paylaştım sizinle. D inlemeden vuruyor, her söylediğinin doğru olduğuna adı kadar inanıyor ve gördüğünüz gibi neler neler yazıyor. Gelelim bu okurumuza vereceğimiz yanıta.
Yazdık ya!.. Sevgili kardeşim. Yaşasın Cerrahpaşa yazısını Çocuk Cerrahisi Bölümü için yazdım bu bir. Oturduğu yerde haber yapan sözünü dünyada en son hak edecek gazetecilerden biri olduğumu beni tanıyan herkes bilir. Kaldı ki, o yazıdan birkaç gün önce, hafta sonu olmasına rağmen Cerrahpaşa Çocuk Cerrahi'sine gittiğimi. Saatlerce orada kalıp, doktorlar, hastalar ve çocuklarla görüştüğümü yazmıştım bu iki. Burası mahkeme mi? Anlattığınız kadarıyla son derece erdemli ve saygıdeğer bir büyüğümüz olduğuna inandığım merhum hakim beye çok çok üzüldüm. Ama tıbbi bir konuda bu kadar fütursuz, kaba saba, suçlayıcı, aşağılayıcı üslup tutturmanızı yadırgıyor hatta kınıyorum. Köşemi, Tıbbi kurulla, Tabipler Odası'yla karıştırmış, hatta adalete intikal etmiş bir olayın irdeleneceği bir duruşma salonu sanmış olabilirsiniz. Ama öyle değil.
Kim bunlar? Buradan tek yapabileceğim Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin yanıt hakkı doğan kişi ve birimlerine de köşemi açmak. Tabii bunu arzu eder, yanıt gönderirlerse. Son derece ciddi bulduğum son sözlerinize gelince. Sizden ricam, benden randevu almak için aracı olacağını söyleyip avanta peşinde koşanların kim olduğunu bildirmeniz. Doğruysa ve bunu yapanlar 'gazeteci kılığında' dolaşıyorlarsa onlara dünyayı dar edeceğimize lütfen inanın. Bu arada 'septik şok = hastane mikrobu' tanımlamanızı kontrol etmenizi tavsiye ederim. Saygılarımla.
|